Ya da sevmeye çalışmak gibi başka bir hedefi mi yoktur? Bir taraf çok sever, diğer taraf çok seven kişinin mantığını çözemeden, bilemeden büyük bir vicdan yükü ile ona eşlik eder. Nereye gittiğini bilemeden, diğer tarafa bir gönül borcu olduğunu hissederek karşı tarafı sevmeye çalışır, çabalar, zorlanır, odaklanır, odaklanır... Zor bir zanaattır... Belki duygu aldatması, belki mecburiyet, belki zorla elde tutulmanın verdiği bir çaresizlik. Sevmek kadar sevilmekte içten gelmelidir oysa. Yönetilmeye ihtiyacı yoktur sevilmenin. Kuralları olmamalıdır. Seviyordur yüreğiyle, seviyorumdur yüreğimle... Sevmenin umudu da yoktur. Karşındaki kişinin bir umut, belki onun sevgisi ile bende ileride onu sevebilirim düşüncesi ile yol alan duygu, her birliktelik yara almaya mahkumdur. Detayında saklı olan, kısa yaşanmış bir hikayenin sohbetinin satırlarımı taçlandıracağına inanarak paylaşıyorum;
“Çok değiştin” dedi orta yaşlı kadın. “Hangi anlamda?” dedi orta yaşlı adam. “Böyle çok çabuk sinirlenmezdin bir kere... Başkalarının bize imrenmesine neden olacak kadar çok ilgi gösterirdin bana! Yalan mı söyle? “Doğru! dedi adam, neredeyse utanır gibi. Kadın sürdürdü konuşmasını... “Bir ara ne çok kapris yapmıştım. Hepsine katlandın, biliyor musun? Hele o hediyelerin, beraberliğimizi kutlamak için, uydurduğun bahaneler... Peki Allah aşkına bu halin ne? Başkası mı var?” Bütün ciddiyetiyle ve kuşku uyandırmaz biçimde “hayır!” cevabını verdi adam. “Peki ne? Sevmiyor musun beni?” Mırıldandı o zaman adam; “sevmek istiyorummm!” kısa ama korkunç sessizliğin ardından tamamladı sözünü; “seni seviyor muyum? Artık emin değilim. Emin olduğum tek şey ne biliyor musun? Durup dinlenmeden seni sevmeye çalıştım ve yorgun düştüm...”
“Sevgi emektir” değil mi? Ama ne için?
Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol aldığınızı görmek için mi? Sırf başkalarının gözünde “birbirine yakışan çift” olmak üzere kişiliğinizi “yakışıksızca” oracıkta boğazlamak için mi bunca emek?
Sevmek bir meslek değildir. Sevmek bir iş değildir. Sevmek bir gönül işidir. Siz siz olun ya sevin, ya da sevmeyin; ama seviyor gibi yapmayın... Çünkü seviyor gibi yapmak kabızlık halidir.