Biz insanlar diyorum... Biz insanlar kadar şikayet eder mi acaba tüm dünyada ki varlıklar?

Ne bileyim bir ağaç mesela der mi; “çok sıkıldım bu tarladan keşke başka bir yere gidebilsem...”

Ya da bir balık... “Başka denizlerde yüzsem ya da karada yaşam nasıldır? “ diye. Zannetmiyorum...

Şu dünyada tek ve yegane şikayetçi varlık insandır.

Yaz gelir kış ister... Soğuk gelir sıcak ister...

Aşk ister nereden yaşadım çok üzüldüm der...

Üzülür beni kimse sevmiyor der... Yemek ister yer; keşke çok yemeseydim der... İşi vardır memnuniyetsizdir; keşke başka bir işim olsaydı der...

O kadar çok şey yazılabilir ki insanın şükürsüz ve şikayetlerden oluşan cümleciklerinden. Bazen insan olmaktan utandığım anlar oluyor. Bozulduğumuzu görmek, merhametsizleştiğimizi görmek... Galiba diyorum insan dışında her şey temiz, masum ve her şey daha iyi... “Su olsam ateş olsam, göklerdeki güneş olsam. Aptal gibi suç olsam, yine de oynar mısın benimle” diyen Bülent Ortaçgil’in şarkısını insan olmaktan memnun olmadığım anlarda söylerim... Özlem suya... Özlem güneşe... Özlem insan olmaktan başka her şeye...

Dışarı bakmaya devam ediyorum. O kadar güzel o kadar kusursuz ki... Ve bu güzelliği yaratan Allah’a diyorum ki; Ey Allah’ım sen ki şunu demişsin: “Yaratılmışların en şereflisi insandır” diye. Ama gel gör ki vaziyet hiç böyle değil artık...

Ve insan kendi kendine her şeyi bozdu...

Ve insan kendi sonunu kendi hazırladı...

Ve insan yazmaktan imtina ettiğim bir kelime oldu...

O kelime mi?..

Selametle...