O gün ben izinliydim, evdeydim. Annem büyük bir telaşla beni uyandırdı. Sabah saat 9 gibiydi sanırım. Son dakika geçiliyor patlama ile ilgili. Nasıl yataktan kalkıp fırlayıp gittim anlatamam. Olay yerine ulaştığımda gördüklerim beni şok etti. Önce öylece bakakaldım. Şok ile ne olduğunu çözmeye çalıştım. O sırada etrafta kan ihtiyacı diye anonslar, ambulans sesleri, itfaiye araçları, olay yeri inceleme ekipleri… Kulaklarınız yırtılıyor seslerden…

Kameramı aldım çekmeye başladım. Bir polis memuru geldi, ‘ne yapıyorsun insanlar burada can derdinde, sen ne derdindesin’ dedi. O sırada başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Halbuki bende onun gibi görevimi yapıyordum. Nasıl oranın güvenliğini sağlıyorsa bende kamunun bilgi alması için çalışmalarımı yapıyordum. Ben o sırada kendimi tutamadım, gazeteci ağabeyim Tolga Yılmaz benim tartıştığımı görünce beni oradan alıp götürdü. Ben maalesef ağlayarak çalışmaya devam ettim.

Bizim işimiz böyle işte, içiniz kan ağlar, gözleriniz ağlar ama işinizi yapmaya devam etmek zorunda kalırsınız. Ben işimi yapmaya devam ettim, aldırış etmeden. O gün meslek hayatımın en zor günüydü. O kadar zordu ki fotoğraf çekmek… Çok zordu…

15 Şehit verdik, kahpece pusuya yattılar, beklediler… Onlar için korku salıyor 1. Komando Tugayı çünkü… Kahpe PKK’yı çok korkutuyor aslanlar. Yiğitçe davranamayacakları için kahpece plan yapmayı tercih ettiler.

Aradan iki yıl geçti, 3’ü firari 21 sanık var. 12’si tutuklandıktan sonra görülen davalarda tahliye edildi. Şuanda 3’ü tutuklu, diğer sanıklar tutuksuz yargılanıyor. Şimdiye kadar görülen hiçbir davaya siyasi ya da Kayseri protokolünden kimse katılmadı diyebiliriz. Olayın yıldönümünde hepsinin sosyal medya hesaplarına bakın hepsi, unutmadığını kınadığını falan falan zırvalamış. Ama hiçbiri anma töreninde de yoktu.