BÖBREK YETMEZLİĞİ BİLE GELİŞEBİLİYOR
Bağımlılık polikliniğine başvuran çocukların yüzde 90’ında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu veya depresyon gibi altta yatan başka psikiyatrik unsurların görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal anksiyetesi olabiliyor. Ayrıca sadece ruhsal değil, fiziksel hastalıklara da yol açabiliyor teknoloji bağımlılığı. Göz problemleri, ortopedik sorunlar, omurga problemleri, uzun süre oturmaya bağlı olarak sıvı alımının azalmasıyla beraber ciddi böbrek sorunları, hatta böbrek yetmezliği gelişebiliyor. Kemik kitlesinin azalması yani osteoporoz ve hareketsiz yaşama bağlı obezite gelişebiliyor.”
ERKEKLER DAHA YATKIN KIZLARDA DAHA ŞİDDETLİ
Nörogelişimsel hastalıklara erkeklerin daha yatkın olduğunu belirten Doç. Dr. Mutlu, “İnternet bağımlılığı ve daha birçok bağımlılık türüne erkekler daha yatkındır biyolojik olarak. Ama bağımlılık başlamışsa da hormonal nedenlerden kızlarda daha şiddetli seyreder. Bazen öyle oluyor ki çocuklarda bu yoksunluk öyle yaşanıyor ki çocuklar da aileye, ‘vermezseniz kendimi atarım, kendime zarar veririm, kendimi öldürürüm’ gibi tepkiler verebiliyor. Bu, aileleri gerçekten zor durumda bırakan bir durum. Bazen çocuk ekran karşısından ayrılmamak için tuvalete dahi gitmiyor, tüm ihtiyaçlarını medya başında gerçekleştiriyor” diye konuştu.
YAŞLARA GÖRE ÖNERİLEN SÜRELERİ AŞMAYIN
Doç. Dr. Caner Mutlu, ailelere şu uyarılarda bulundu: “Teknoloji kullanımı için yaşlara göre önerilen süreler var. Özellikle 0-3 yaşta teknoloji kullanımı önerilmez. Her türlü cihazı kastediyoruz burada, televizyon, tablet, bilgisayar, telefon, laptop, hepsini kapsıyor. Ekran maruziyeti yani. 3-6 yaş arasında günde toplam ortalama 45 dakika, ilkokulda daha çok 45-50 dakika; 9-12 yaş grubunda 60-70 dakika; ergenlikle birlikte ise 2 saate yakın olmalı toplam süre. Çocuklarda çok şeyi değerlendirmek gerekiyor. Bazı çocuklar daha fazla yatkın oluyor. Dürtülerini, davranışlarını kontrol etmekte zorlanan, dikkat problemleri, sosyal ilişki problemleri, aile içi çatışmalar yaşayan çocuklarda teknoloji ve interneti kötüye kullanma ihtimali daha fazla oluyor. İnternet kullanımını 4 aşamada ele alıyoruz. Sadece belli ihtiyaçları karşılamak için yapılan kullanım ilk aşama, ikinci aşamada bu kullanım biraz daha sıklaşır, hazza doğru kayma başlar. Üçüncü aşamada ebeveynle çatışmaları ön planda görürüz. Kötüye kullanım aşamasıdır bu. Sürenin önemli derecede arttığı, teknolojiden uzak kalmanın zorlaştığı, kendini yatıştırmanın zor olduğu, aile içi çatışmaların arttığı ve okul, arkadaş ilişkilerinin bozulduğu son aşama ise bizim için artık bağımlılık evresidir.”
BAĞIMLILIK TEDAVİSİ ÇOK UZUN BİR SÜREÇ
İnternet ve teknoloji kullanımında içeriği kontrol etmenin çok önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Caner Mutlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Çocuğum ne yapıyor, nerelere giriyor, kimlerle konuşuyor, neler izliyor bunları velinin çok yakından takip etmesi gerekiyor. Tedaviye gelirsek, çocukla işbirliği olmadan bu iş çözülmüyor. Yani ya saklayalım, her şeyi kapatalım, kaldıralım ile olmuyor. Teknoloji hayatın vazgeçilmez bir parçası artık. Çocukta ilk olarak başka bir ruhsal hastalık varsa onun tedavisinin sağlanması gerekiyor. Tedavide ilaç ancak bu durumda devreye giriyor. Onun dışında biz daha çok bilişsel davranışçı terapiler uyguluyoruz. Çocuklarla işbirliği yaptığımız, aileyle beraber hareket ettiğimiz, sınırlar koyarak işe başladığımız terapiler. Çocuğun haz aldığı bir şeye sınır koyuyorsunuz, yerine bir şey koymak zorundasınız. Bu da aile ile daha fazla vakit geçirmek, ilişkiyi geliştirmek, arkadaşları ile geçirebileceği zamanın artmasını sağlamak, sosyal becerisini artırabileceği çalışmalar şeklinde oluyor. Dolayısıyla bu, uzun bir süreç. Ailelerin bunu bilmesi gerekli.”DHA