Erkeklerin yüzde 50’si, kadınların yüzde 25’i ve çocukların yüzde 10’nunda görülen uyku apnesinin, boğazdaki kasların, havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesiyle ortaya çıktığını belirten Uz. Dr. Parlak, yaşamı sağlıklı bir şekilde sürdürmek için gerekli bir faktör olan uyku sırasında horlama, solunum durması ve yorgunluk gibi belirtiler söz konusu ise kaliteli bir uyku düzeninden söz edilemeyeceğini belirtti.
Teşhis edilemeyen uyku apnesinin çok sayıda sağlık sorununa neden olduğunu vurgulayan Uz. Dr. Parlak, hastalığın belirtilerine dair şunları söyledi:
“Kişinin uyku halinde horlamasının kısa aralıklarla kesilmesi ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlaması, uyku apnesinin en önemli belirtisidir. Kişi, çoğu zaman horladığının ve nefesinin kesildiğinin farkına varamaz. Bu gürültülü süreç, aynı evde yaşayanları rahatsız edecek boyuta gelebilir. Gece uykuda oluşan solunum durmaları,uyku kalitesini olumsuz etkiler. Derin bir uyku halinin oluşmasını ve vücudun dinlenme olanağı sağlamasını engelleyen bu durum, uykunun da sürekli bölünmesine yol açar. Geceleri boğulma hissiyle sık uyanmalar, terleme ve sık idrara çıkma söz konusu olduğunda, uyku apnesi akla gelmelidir. Sabahları ağız kuruluğu, şiddetli baş ağrısı, yorgun kalkma ve gün boyu süren yorgunluk uyku apnesinden kaynaklanabilir.”
Trafik kazalarının 3’te 1’i uyku apnesiyle alakalı
Kontrol altına alınmayan uyku apnesinde; yorgunluk ve aşırı uyku hali dışında, dikkat eksikliği, depresyon, hafıza ve öğrenme problemlerinin oluştuğuna dikkat çeken Uz. Dr. Parlak, hastalığın yalnızca bireyi değil, toplumu da etkilediğini söyledi. Örneğin, 3 trafik kazasından 1’inin uyku apnesinden kaynaklandığını kaydeden Uz. Dr. Parlak, “Bunun dışında yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme, cinsel fonksiyon bozukluğu ve erken ölüme yol açabilir. Hastanın iş, okul ve özel yaşam olumsuz etkilenebilir. İş ve trafik kazalarına yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında görülme sıklığı toplumda yüzde1-4 arasında olan uyku apnesi, aslında hastaların çevresindeki kişileri de ilgilendirmektedir. Özellikle uzun yol şoförlerinin teşhis edilemeyen uyku apnesi, olası bir kazada ciddi kayıplara neden olabilmektedir. Kazaların 3’te 1’inin uyku apnesiyle ilgili sorunlardan kaynaklandığı bilinmektedir” diye konuştu.
Kısa ve kalın boyun yapısına sahip kişiler risk altında
Erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görülen bu hastalığa; diyabet, tiroit bezi ve kalp-damar rahatsızlıklarının eşlik ettiğini belirten Uz. Dr. Parlak, “Uyku apnesi kısa ve kalın boyunlu kişilerde daha sık görülen bir hastalıktır. Genetik faktörlere bağlı olarak çene ve boğaz yapısı nedeniyle zayıf kişilerde bile uyku apnesine rastlanmaktadır. Yaş ilerledikçe uyku apnesinin görülme sıklığı da artar” dedi.
Kilo kontrolü önemli
Uyku apnesinin etkisini azaltabilmek için risk faktörleri arasında yer alan aşırı kilonun kontrol altına alınması gerektiğinin altını çizen Uz. Dr. Parlak, “Ayrıca solunum yollarını olumsuz etkileyen sigara ve alkol tüketimi sonlandırılmalıdır.Uyku testi isehastalığın teşhisi ve tedavisinde önemli bir aşamadır. Test, bir gece boyunca beyin aktivitesinin ve solunumsal olayların kaydedilmesiyle yapılmaktadır. Uyku sırasında beyin dalgaları, göz hareketleri, ağız ve burundan hava akımı, horlama, kalp hızı, bacak hareketleri ve oksijen seviyeleri ölçülmektedir. Bu işlem sonucunda uyku apnesinin söz konusu olup olmadığı ve eğer varsa, ne derece şiddetli olduğu ortaya çıkar. Tedavi de hastaya özel bir şekilde planlanmalıdır” ifadelerini kullandı. (İHA)