Bundan tam 4 yıl önceydi…

O günün diğer günlerden hiçbir farkı yoktu. İşimizi tamamlamış, gazete sayfalarımızı hazırlamış ve evimize dinlenmeye çekilmiştik. Ta ki gece yarısına yakın saatlerde televizyon ekranlarında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın ‘kalkışma hareketi’ yazan sözlerinin olduğu, tankların köprüleri kapattığı görüntülerin TV’lerde döndüğü o ana kadar...

Hemen gazetedeki ekibimiz ile görüşüp, karşımıza ne çıkacak, bizi neyin beklediğini bilmeden gazeteye ve meydana gittik. Meydana geldiğimde daha 6-7 kişinin ellerinde Türk bayrakları ile ‘Ordu kışlaya’ diye sloganları ile karşılaştım. Bir kaç kare fotoğraf çektikten sonra gazeteye gelip, o dönem cesur çalışma arkadaşım Şeyda Aşatır ve gazetemiz sahibi Azim Deniz ile yeniden takibe geçtik.

Bir taraftan TV’leri takip ediyor, bir taraftan telsiz dinliyorduk, o sırada TRT’de canlı yayına geçildi, o dehşet bakışlarıyla herkesin hafızasına kazınan sunucu ‘darbe!’ emrini okuyordu. Tüylerimiz diken diken olmuştu ve ne yapacağımızı bilemiyorduk o an. Çünkü kitaplardan okuduğumuz, belgesellerden hatta dizi ve sinemalardan gördüğümüz darbeyi o an yaşıyorduk. Devlet kanallarına darbeciler tarafından el konulmasının ardından, muhalif bir ulusal kanalda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cep telefonu ile canlı bağlanmış ve ‘Fetullahçı Terör Örgütü mensubu bir grup askerin kalkışması’ olduğunu söylemiş, tüm halkı meydanlara ve havaalanlarına davet etmişti. O mesajla birlikte dinlediğimiz telsizden bir anda o dönemin Kayseri Valisi Süleyman Kamçı bizzat kendisi anons geçti. Vali Kamçı, polis ekiplerinin sokağa çıkan vatandaşlara yardımcı olmasını ve megafonla tüm vatandaşların sokaklara çıkmasını emrediyordu. O anons ile Kayseri sokak ve caddeleri daha çok hareketlendi. Türkiye’nin en büyük meydanlarından Cumhuriyet Meydanı tıklım tıklım dolmaya başlamıştı.

Ve gazetemiz patronu Azim Deniz’den tarihi bir güne tanıklık ettiğimiz bu anları gazetemizde de yayınlamamız talimatı geldi. Ve o gün hazırladığımız gazete baskımız durdurulmuştu. Hemen fotoğraf makinelerimizi ve ekipmanlarımızı alarak tekrar meydana geçtik ve o anları ölümsüzleştirdik. Vatandaşın gözündeki tedirginliği, korkusuzluğu, cesareti, kızgınlığı her anı fotoğrafladık.

Biz Kayseri’de bunları yaşarken, Ankara, İstanbul gibi şehirlerde ise vatandaşlarımız FETÖ’cü askerlerin yürüttüğü tankların önüne yatıyor, köprüleri kapatıyor ve Ömer Halisdemir’ler vatan hainlerini alnından vuruyordu.

Saatler 02.00’ı gösterdiğinde camilerde selalar, ezanlar ve İstiklal Marşı okunuyordu. Daha sonra günlerce selalar verildi.

O gece 251 şehit verdik, 2 bini geçkin vatandaşımız yaralandı.

Ve o gece Deniz Postası gazetesi olarak, ‘Demokrasi için ayaktayız’ manşetini atarak tarihe geçtik. Çünkü Kayseri’de o gece darbe girişimi için yeniden baskı yapan tek gazeteydik. Türkiye’de de sayılı gazeteler arasında yer almıştık.

Sabaha karşı saat:04.45 sıralarında meydanlara gelen ailelerimiz ile birlikte evimizin yeniden yolunu tuttuk. Ve 27 gün meydanlarda demokrasi nöbeti tuttuk.

Darbe girişimi yüce Türk halkının ve medyanın büyük katkısı ile püskürtülmüştü. Sırada bu hain girişimi yapanlar ile hesaplaşma vaktiydi.

15 Temmuz’un bugün 4. yıldönümü ve FETÖ terör örgütünün başarısız darbe girişiminin ardından Kayseri’de 4 yılda binlerce örgüt üyesi yakalandı, yakalanmaya devam ediyorlar. Kısacası FETÖ ile mücadele halen devam ediyor.

Sözün özü, biz FETÖ ile 15 Temmuz 2016 öncesi de büyük mücadele veriyorduk, sizin ‘hoca’ dediğiniz zamanlarda biz o yılan suratlı elebaşına FETÖŞ diyorduk, sizin ‘aman bu işadamları terörist değil, öyle yazmayın’ diye kıvrandığınız zamanlarda biz onlara ‘TERÖRİST’ diyorduk ve dediğimizde oldu, 15 Temmuz’da kirli, çirkin ve gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar.

Üniforma altına gizlenmiş hain silahlı FETÖ'cü teröristlerin milli iradeye kastettiği kanlı 15 Temmuz gecesi tüm Türkiye meydanlara indi, göğsünü vatana siper ederek, canını, kanını verdi ama istikbalini vermedi. Gazi meclisi bombalayan, özel harekat polislerimize kurşun yağdıran, silahsız vatandaşlarımızı katleden FETÖ’cü teröristleri de, milletin verdiği bu şanlı mücadeleyi de, değil 4 yıl, 4 asır geçse de unutmayacağız, unutturmayacağız.

Şehitlerimiz, kahramanlarımız, Ömer’leri, Kübra’ları, Cennet’leri, Cüneyt’leri de unutmayacağız…

Unutursak kanımız kurusun…