110 yayınevi, yüzlerce yazar, şairin katılımı ile Tüm Türkiye’ye örnek oldu diyebiliriz. Ancak fuarın son gününden bir gün önce fuara davet edilmeyen bir yazar fuara gelmek, imza günü düzenlemek istedi. Sosyal medyadan kitaplarının olduğu stantta imza günü yapacağını duyurdu.

Tabii ki o yazarın fuara gelmesi kadar gayet normal bir şey yok ama çıkıp da kendi kafasına göre imza günü düzenleyeceğim demesi çok abes. Bu yazarın fuarın kapısına kadar gelip, bir grup tarafından tepki ile karşılaşması ve yazarın bunu belediyeye ve Kayseri halkına bağlaması çok büyük saygısızlıktır.

Hukukta bir şüphelinin gözaltına alınması ve tutuklanması suçlu olduğu için değil, o şahsın güvenliği için de bazen gereklidir. Emniyet güçlerinin de ısrarla fuara girmek isteyen o yazarı içeri almaması içeride olası büyük bir tartışmaya dönmemesi ve o yazarın güvenliği için çok normaldir. Ama sen kalkıp da bunu faşistlik ile yobazlık ile suçlarsan senden haini yoktur benim gözümde.

O yazar, ‘fuar belediyenin babasının çiftliği değil’ demiş. ‘Babasının çiftliği’ arkadaş. Yaklaşık 1 milyon TL harcamış, 110 yayınevi, 100’lerce yazar çağırmış, sen davet edilmemişsin ama utanmadan çıkıp gelebiliyorsun, senden ala provokatör de görmedik biz. 8 gün önce açılmasına rağmen sen çıkıp son günü gelir, ortalığı karıştırırsan sana provokatör sözü az bile de neyse.

Sosyal medyada ‘utan Kayseri’ diye tepki gösteren bazı gazeteci ağabeylerim, size de bir çift sözüm var: “Anladık belediyeye saygınız yok, anladık oradaki yazarlara saygınız yok, peki 500 bin kitapsevere de mi saygınız yok?”

1’incisi düzenlenen ve 9 günde tüm Türkiye’ye örnek olan Kayseri Kitap Fuarı’nı düzenleyen Büyükşehir Belediyesi’ne, yazar ve şairlere, ve fuara gelen yarım milyon Kayseri halkına teşekkür ederiz.