Dün takip ettiğim 5 PKK terör örgütü propagandası davasından bahsedeceğim. Hani şu bir türlü bitmeyen, 40 yıla yakındır bitiremediğimiz lanet terör var ya... Onun sempatizanları hakim karşısındaydı... Tutukluydular, el pençe divan duruyorlardı... İki kelimeyi bir araya getirip, konuşamıyorlardı bile...
Bazıları okuma yazma bilmediklerinden bahsediyordu ama sosyal medyadan öyle iğrenç, öyle nefret söylemi, öyle şiddet içerikli paylaşımlar yapılmış ki, kendi adıma söyleyeyim, duyunca şok oldum.
Hele birisi, bu cennet vatan için canını veren korucumuzun cansız bedenini paylaşıp, ‘Geberin lan leş kargaları...’ gibi kalleşçe bir yorumda bulunmuş.
Duruşmada yalanladılar tabii, Türkiye Cumhuriyeti adaletine güvendiklerinden bahsettiler. Nasıl güvenmesinler ki?
Biliyorlardı alacakları cezayı ve tahliye olacaklarını... Aldıkları ceza 1 ve 2 yıl arasındaydı...
Tabii ki tahliye oldular hepsi, el pençe divan duran o sanıklar bir anda dilleri açılıp, birbirleri ile konuşmaya, sevinmeye başladılar.
Sürekli ceza aynı... Terör propagandası yap, yakalan, gözaltına alın, tutuklan, hakim karşısında 1 yıl 3 ay al ve tahliye ol...
Adaletimiz, kanunlarımız ‘terör’ ve yandaşları konusunda bence acımasız olmalı...
Sonra bu hainlerin terör propagandasından hapis cezası alıp, daha sonra tahliye olmaları aklıma hep 20 yıl öncesini getiriyor.
Hani şu, Gaziantep’te 20 yıl önce üç çocuk arkadaşın birlikte baklava çaldıkları gerekçesiyle 6 yıl ağır hapis cezası ile yargılanmaları...
Aslında 20 yılda halen birşey değişmedi... Halen hırsıza verilen ceza, terör sempatizanlarına verilenden kat kat fazla... Tabi ki hırsızlık asla savunulamaz ama terör propagandası ile arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum...
Sözün özü bu: Ah adalet, vah adalet...