Alkali beslenme, vücudun pH dengesini iyileştirmeyi amaçlayan, genellikle meyve, sebze ve alkali özelliği taşıyan gıdalarla beslenmeyi öneren bir diyet modelidir. Alkali beslenme diyeti, asidik gıdaların yerine alkali besinlerin tüketilmesini teşvik eder. Bu diyeti benimseyen kişiler, daha düşük asitli gıdalarla beslenerek vücutlarındaki asidik seviyeyi azaltmayı hedeflerler. Bu modelin arkasındaki temel görüş, vücuda fazla asit girmesinin bazı sağlık sorunlarına yol açabileceği fikridir.

Alkali Beslenme Nedir?

Bitter Çikolatanın Gizli Gücü Bitter Çikolatanın Gizli Gücü

Alkali beslenme, vücudun pH seviyesini dengelemeye yönelik bir beslenme biçimidir. Normalde vücuttaki pH seviyesi 7'dir ve bu nötr bir değeri ifade eder. Ancak, bazı gıdalar tüketildiğinde, vücutta fazla asit üretilebilir ve bu da pH seviyesinin düşmesine yol açar. Alkali diyetin amacını oluşturan fikir, asidik besinlerin tüketiminin vücutta zararlı asit birikimine yol açması ve bunun sağlık problemlerine neden olabileceğidir. Bu nedenle, pH değeri yüksek (alkali) gıdaların tercih edilmesi önerilir. Alkali beslenme, özellikle meyve, sebze ve bazı baklagillerin ağırlıklı olduğu bir diyettir. Bu besinler, vücudun asidik ortamdan uzaklaşmasına yardımcı olabilir.

Alkali Beslenmenin Faydaları

Alkali beslenme modelinde, vücudun pH dengesini iyileştirmek için alkali pH seviyesine sahip gıdalar tercih edilir. Bu tür besinler, asidik gıdalara kıyasla daha sağlıklı bir pH dengesi sağlar. Alkali diyeti oluştururken, pancar gibi pH seviyesini dengeleyen ve besleyici özellikler taşıyan sebzeler ön planda tutulur. Brokoli, antioksidanlar açısından zengin olup, vücuda fayda sağlar. Mantarlar ise düşük asitli özellikleriyle alkali beslenmeye uygun bir başka sebzedir. Bezelye, protein ve vitamin açısından zengin olup alkali diyetin önemli bir parçasıdır. Ayrıca, elma, kiraz ve ananas gibi meyveler de alkali diyette sıkça tüketilen besinler arasındadır. Kuruyemişler, özellikle kabak çekirdeği gibi seçenekler, alkali beslenmeye dahil edilebilecek sağlıklı gıdalardandır. Barbunya ve beyaz fasulye gibi baklagiller de alkali diyeti destekleyen önemli gıdalardandır. Bununla birlikte, alkali beslenme modelinde et, süt ürünleri, işlenmiş gıdalar ve rafine şekerlerden kaçınılması önerilir, çünkü bu besinler vücutta asit üretimini artırarak pH dengesini bozabilir. Özellikle et tüketiminin sınırlandırılması, alkali beslenmenin temel prensiplerinden biridir.

Alkali Beslenmenin Zararları

Her beslenme modelinde olduğu gibi alkali beslenmenin de bazı dezavantajları bulunmaktadır. Bu modelde et ve süt ürünlerinden kaçınılması gerektiği için, yeterli protein alımı bir sorun haline gelebilir. Uzun vadede bu durum, kas gelişimini olumsuz etkileyebilir ve vücutta protein eksikliğine yol açabilir. Ayrıca, alkali diyette kalsiyum, demir, çinko ve B12 gibi önemli vitamin ve minerallerin eksikliği de görülebilir. Bu eksiklikler, vücudun genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Alkali beslenme, genellikle meyve ve sebzelerle sınırlı olduğunda, günlük kalori ihtiyacının karşılanması zorlaşabilir. Bu da kalori yetersizliğine neden olabilir ve düşük enerji seviyelerine yol açabilir. Yetersiz kalori ve protein alımı, vücudun enerji seviyelerinin düşmesine sebep olabilir, bu da bireyde halsizlik ve yorgunluk hissi yaratabilir.

Kaynak: Haber Merkezi