1974’te ilk halkla ilişkiler şirketini kurarak, halkla ilişkilerin meslek olmasını sağlamıştı. Geleceğin halkla ilişkiler elemanı olarak kendisini tanıma fırsatım olmadı. Ne şanslı, akademisyen kimliği ile yetiştirdiği Genç İletişimciler…
Yıllarını verdiği sektörde, dirseklerini çürüterek yazdığı ‘İletişim Hayattır, Önce İletişim Vardı, Bir PR’cının Meslek Anıları, Kuramda ve Uygulamada Halkla İlişkiler’ gibi eserleri ile sektörümüze ve biz genç iletişimcilere katkılarda bulundu. Bizim gibi çırakların dışında, Vehbi Koç, Sakıp Sabancı gibi isimlerin de halkla ilişkiler alanında yararlandığı bir isimdi.
Üstadın mesleğe başladığı zamanlarda halkla ilişkilerin ne olduğunu anlatmak zormuş, şimdi örnekleri ile aktarırken işimiz daha kolay hale geliyor fakat hala anlatamadığımız insanlardan aldığımız ‘feedback’ sonucunda “Halkla ilişkiler de neymiş? Yalan makinesi” diyenlere üstadımızın, kör gözlerin göreceği, sağır kulakların duyacağı, anlamak istemeyen beyinlerin anlayacağı bir düşüncesini aktarmak istiyorum. “Meslek etiği her meslekte çok önemli bir kavram. İletişim, dürüst ve saydam olduğu takdirde iletişimdir. Uzun ve hiç bitmeyen bir süreç içinde, doğru bir planlama yapıyorsanız ve doğru stratejiler geliştiriyorsanız, başarılı oluyorsunuz. Gelişmek ve başarılı olmak için halkla ilişkiler olmazsa, olmaz diye düşünüyorum ”
Neyse, demek ki her güzel şeyin gerçekten bir sonu varmış. Asna’nın ardından ‘dürüst ve saydamlık’ ile halkla ilişkiler alanında ilerlemeye devam edeceğiz. Üstadımız Asna’ ya Allah‘tan rahmet, acılı ailesi ve sektörümüze başsağlığı diliyorum… İletişimin ölmemesi dileğiyle…