Keşke tek telaşımız bayram gününün yaklaşıyor olması olsa!
Bayramı ikinci plana iten, ne yazık ki uzun bir tatilin yaşanacak olması.
Kimilerine göre gerçekten iç huzur,
Kimilerine göre gerçekten ihtiyaç,
Kimilerine göre kayıp,
Kimilerine göre kazanç,
Kimilerine göre de şımarıklık bu uzun bayram tatili.
İç huzur dedim de; o ne haz verici bir maneviyattır... Hele ki kurban bayramında.
Bayramın fazileti ellerinle ikram ettiğindedir,
Nefsine hakim olup tatdıra bildiğin kadardır lezzeti...
Rabbim bütün kullarına nasip etsin emrini yerine getirmeyi.
Kurban bayramı denilince, bende burukluğa yol açan tek kelime“çocuklar” dır.
Bu bayram Ramazan Bayramı gibi değil;
Bir ayakkabı,
Bir elbise,
Bir pantolondan ibaret değil ki...
O küçük ürkek gözleriyle babalarının karşılarına geçip” babacığım biz de kurban kesecek miyiz..? cümlesinin ağırlığı...
O küçük yürekli çocuğun karşısında asla kaçamayacağı babanın cevabı; “Allah kısmet ederse keseriz yavrum...” Havadaki derin ve belirsiz sessizlik canımı yakan.
Babanın çaresizlikten veremediği net olmayan bir cevabı, çocuğun o küçük kalbiyle tam da anlayamadığı sevinsem mi üzülsem mi halleri...
Bayrama adını veren Kurban; Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail örneğinde olduğu gibi.
İlahi emirlere kayıtsız teslimiyet göstergesi, Hak yolunda fedakarlığın bir nişanesi, Allah’ın bize lütfettiklerinden onun hoşnutluğu için verebilmenin hal ile ifadesidir.
Kurban sahip olduklarımızı fakir ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın tadına varma fırsatı,
Katılaşan kalplere hayatın ve varoluşun gerçek anlamını unutan zihinlere öze dönüş çağrısı içeren bir hikmetler bütünüdür.
“Allah’a kurbanlarınızın ne etleri ulaşır, ne de kanları... O’na ulaşan takvanızdır...” ( Hac -37)
Rabbim kazasız belasız ve sevap umarak geçirmeyi nasip etsin Kurban Bayramımızı.
Veee Kurban Bayramının gölgesinde kalması dileğiyle uzuun tatilimizi.
Selametle...