Sana, bana, karşı binada üçüncü kattaki amcaya, sokaktaki pembe fularlı kadına, köşedeki bakkala..
Sahi ne oluyor bize. Hepimiz bir tuhaf, hepimiz ayrı telden çalıyoruz, öfke diz boyu, hepimiz patlamaya hazır bomba gibi dolaşıyoruz ortalıkta.
15 Temmuz süreci, OHAL, FETÖ, IŞİD, PKK, DAEŞ, Suriye, şehit haberleri, dış politika, ekonomik belirsizlikler derken Ordinaryüs Ahmet’ten Müge'de papağanını arayan ablaya, Prof. Ali beyden izdivaççı Ayşe teyzeye kadar geniş bir yelpazede herkes siyasetin içinde. Hepimizin olup bitenlere dair bir fikri, bir tezi, bir cümlesi mutlaka var. Sokakta, markette, kahvede, halı sahada, altınlı gün oturmalarında, işte, okulda, arkadaş toplantılarında, sosyal medya hesaplarında hepimiz birer istihbaratçı, birer din alimi, birer siyasal bilimci havasına büründük. Cümleten, siyasetin ve gündemin en yetkili ağızları oluverdik birden. Darbe senaryoları, senaryo darbeler, suikast planları, seçim stratejileri, ekonomik varsayımlar, o böyle yaptı, aslında bu şöyleydi, yan yattı, çamura battı, kahraman olduk, rezil olduk, öyle sandık, kandırıldık, ama biz hiç kanmadık, şu sebebi, al şu da neticesi. Ve nicesi.. Sonuç olarak o veya bu şekilde ülke gündemiyle asgari düzeyde ilgilenen herkes huzursuz, umutsuz, mutsuz, gergin, tedirgin. Sanki kara bir duman tüm ülkenin üzerine yayıldı ve soludukça sinir sistemimizi alt üst etti.. Herkesin eli kılıcında, kafasının tasını az biraz attırsanız hiç düşünmeden çıkaracak kınından. Çünkü kimsenin kimseye katlanacak sabrı yok, herkes tahammül sınırlarının sonunda.. Çünkü kimse yarınını göremiyor. Devlet Memuru, işçi, iş adamı, ticaret erbabı, esnaf.. Yarın için plan yapamaz halde. Çünkü kimse garanti de değil. Çünkü her an herkesin başına bir şey gelebilir. Çünkü her an hepimiz OHAL den, uzaktan izlediğimiz o hale düşebiliriz. Hal böyle olunca ben sana, o bana, sen ona, biz yöneticilere, siz muhalefete, onlarsa cümleten her şeye kızgın.. Yukarıdan aşağı, tepeden tabana herkes savaşa, birbirini yok etmeye hazır.. Siyaset ve gündemden kendine yol bulup sinsi sinsi günlük yaşantımıza kadar süzülen bu gerginlikle birlikte yolda birinin omzuna çarpmaya, trafikte önündekine selektör yapmaya, otobüste yanlış durakta düğmeye basmaya, camide saf tutmaya, maç izlerken yorum yapmaya bile korkar olduk. .
Artık birileri bir zahmet üzerine düşen birleştirici, kucaklayıcı rolü üstlensin, ali kıran baş kesen havalarını bıraksın, insanlar biraz nefes alsın, ülkede ılımlı bir hava oluşsun ümidindeyiz...
E olur mu bilemeyiz ama artık birileri farkına varsa iyi olur.
Ülke OHAL de, biz bu haldeyiz…