Camilere ibadet için geldiğimizde ayak kokularından ya da o halılara sinen nahoş kokulardan hep mustarip olmuşumdur.
Tabii ki ibadetimizi huşu içerisinde yapıyoruz ama bu durumlar rahatsız ediyordu.
Bir başka konu ise cuma namazlarında hutbe okunurken özellikle gençlerimiz ellerine cep telefonu alıp imamın hutbeyi bitirmesini bekliyor, zaman geçiriyor adeta...
Ben de kaç kez karşılaşmışımdır, tabii bizi aşan konular olduğu için kimseye bir şey diyememişizdir.
Son olarak cuma namazını iki rekat kılıp hızla camiden uzaklaşan cemaatimiz var, adeta namazı yarıda bırakıp gidiyorlar.
İşte bu mustarip olduğum konulara bugünkü cuma hutbesinde değinilince çok memnun oldum.
O hutbede yapılan uyarıları gazeteci kardeşimi Şeref Kahraman haber olarak yapmış ama bir de ben buradan okuyucularımız ile paylaşmak istiyorum.
Hutbede geçerli bir mazereti olmadığı halde Cuma namazını ihmal etmenin büyük bir vebal, büyük bir günah olduğunun altı çizilirken, “Allah Resûlü (s.a.s) bu konuda bizi şöyle ikaz eder: “Her kim önemsemediğinden dolayı Cuma namazını üç defa terk ederse kalbi mühürlenir.” Cumanın bereketinden istifade etmeyi murad eden her mümin, Peygamberimizin sünnetine uyarak Cuma namazına hazırlanır. Güzelce abdestini alır, bedenini temizler. Kıyafetinin hem temiz hem de namazın şartlarından olan setr-i avrete uygun olmasına özen gösterir. Nahoş kokan yiyecekler yiyip camiye gelmenin sünnete aykırı olduğunu bilir. Güzel kokular sürünür. İbadetin ruhuna, cemaatin huşûuna uygun davranır. Safların sık ve düzgün olmasına riayet eder. Cuma namazına hürmet göstererek gürültü yapmaktan ve yanı başında huzura duranları rahatsız etmekten kaçınır” ifadelerine yer verildi.
Tıpkı namaz gibi hutbenin de ibaret olduğu vurgu yapılırken, “Bu mübarek günde, dikkat etmemiz gereken diğer bir husus ise Cuma hutbesidir. Hutbe, minberden ümmete sesleniştir. Müminlere nasihat, hatırlatma ve uyarıdır. İmana, irfana, ahlaka davet; hakikate çağrıdır. Hutbe aynı zamanda Cuma namazının bir şartıdır. Tıpkı namaz gibi hutbe de bir ibadettir. Hutbe okunurken huşû içinde, sessizce ve can kulağıyla hatibi dinlemek dini bir gerekliliktir. Hutbe esnasında yanındakiyle konuşmak ya da cep telefonuyla uğraşmak, hutbenin özünden uzaklaşmaya, sevabından mahrum kalmaya sebep olur. Üzülerek ifade etmek gerekir ki ibadetin ruhuna aykırı söz konusu davranışlar cemaatimiz arasında gittikçe yaygınlaşmaktadır. Hâlbuki Resul-i Ekrem (s.a.s) hutbe esnasında yanında konuşan arkadaşını ikaz etmeyi dahi hoş karşılamamış ve bu konuda ümmetini şöyle uyarmıştır: “Cuma günü imam hutbe okurken konuşan arkadaşına ‘Sus!’ bile desen, hatalı bir iş yapmış olursun.” Üzerine güneş doğan en hayırlı gün olan Cuma gününün feyiz ve bereketinden istifade etmeye gayret edelim. Bugünü birbirimizle tanışmaya, kaynaşmaya, kardeşlik bağlarımızı güçlendirmeye vesile kılalım” diye cemaate uyarılarda bulunuldu.
Umarız bundan sonra daha dikkatli davranırız.