Hem de kirli bir suçlamadır. Bel altı vurmadır. Bahanedir çünkü bu birbirleriyle şiddetli muhalefet halindeki partilerin görev devir tesliminden sonra, eski yönetimlere yönelttiği bir saldırıdır. Belden aşağı vurmadır, çünkü böylelikle görevi devraldığı eski siyasiye, hiç iş yapmamışsın, yatmışsın, görevini kötüye kullanmışsın, eksik ve yanlış iş yapmışsın diye saldırma anlamına gelir. Aynı zamanda göreve geldikten ve belli bir zaman geçtikten sonra halen ortaya bir icraat koyamayan yöneticiler de bu bahaneye sığınır. Enkaz devraldık diyerek eski yöneticilerin yaptığı yanlışları düzeltmekten kendi hizmetimizi yapmaya fırsat bulamıyoruz derler.
Şayet yönetim ve hizmet anlayışları taban tabana zıt ise bu tür eleştirilerin halef selef arasında olması normal karşılanabilir. Çünkü muhalefet ettiğiniz partiden belediye yönetimini devraldığınızda kimse sizden, kendinizden önceki yöneticileri takdir etmenizi beklemez. Zaten farklı partiler, görev değişikliği, yöneim değişikliği yaptığında, yani biri gidip diğeri geldiğinde, ellerine sağlık güzel işler yapmışlar dedikleri duyulmuş görülmüş değildir.
Türk siyasetinin kaderi biraz böyledir. Eskiden beri böyleydi. Bir başbakan bir proje başlatır, mesela bir fabrika veya baraj kurmaya kalkar. Görev süresi bu işi yapmaya yetmezdi. Diğeri geldiğinde de o başlangıçlar, atılan temeller öylece çürümeye bırakılırdı. Kaynaklarımızın bir çoğu bu şekilde boş yere harcanıp gitmiştir.
Son belediye seçimlerinde gerek Türkiye siyasetinde, gerekse Kayseri özelinde görülüp duyulmamış bir şey oldu. Yeni başkan sanki muhalif partiden görev devralmış gibi, bir enkaz devralmış gibi, borç batağında bir belediye aldığını söyledi. Memduh Büyükkılıç’ın bu çıkışı hakikaten şaşırtıcıydı. Memduh Büyükkılıç yaptığı o çıkışı biraz daha abartmış olsaydı, meydana belediyenin kiraladığı arabaları dizerdi. Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı gibi. Kaldı ki, Ekrem İmamoğlu bir haksızlık, siyasi bir gösteri yapmış olsa bile bunun bir mantığı var. Chp’li bir başkan olarak Ak Parti’den belediye teslim aldı. Siyasi rekabetin, muhalefetin gereğini yaptı. Ama Memduh Büyükkılıç da aynı şeyi yaptı. Ak Parti’den belediye almış Chp’li gibi, belediyeyi ve kendinden önceki başkanları kötüledi ve karaladı.
Seçimin üzerinden onca zaman geçmesine rağmen halen o günlerde yaptığı açıklamaların ceremesini çekiyor şehir. Eski belediye başkanı Mustafa Çelik halen açıklama yapmak zorunda bırakılıyor. Memduh Büyükkılıç’ın yaptığı gibi, kendinden önce şehirde yıllarca belediye başkanlığı yapan Mehmet Özhaseki’yi suçlaması, topu ve sorumluluğu ona atması bekleniyor. Bunu kim yapıyor, İyi parti. İyi Parti, meclis üyesi Kazım Yücel’in açıklamaları da, İYİ Parti Kayseri İl Başkanı M.Sebati Ataman’ın açıklamaları da Mustafa Çelik ve Mehmet Özhaseki’yi zan altında bırakıyor. Mustafa Çelik ve Mehmet Özhaseki Ak Partili oldukları için İyi Partinin hedefinde olmaları normal. Peki Memduh Büyükkılıç İyi Partili mi ki? İyi Partililer bu isimler karşısında Memduh Büyükkılıç’ı savunuyor. Borçlu devraldığı belediyenin borçlarından dolayı Büyükkılıç şehirdeki belediye hizmetlerinde hatırı sayılır kısıtlamalara gitti. Epey tasarruf etmiş olmalı. Pandemi dönemi de hizmetlerin azalması için önemli bir bahane oldu. Ama borçlu bir belediyenin, bir nebze olsun yükünü hafifletmesine yarayacak trilyonlar değerindeki arsalar nasıl eşe dosta peşkeş çekildi? Memduh Büyükkılıç’a kendinden sonra gelen başkan ne diyecek acaba? O vakit Büyükkılıç’ı kim savunacak? Kendisini savunduğunda ona kim cevap verecek? Etme bulma dünyası ya, yaşayanlar görecekler. Zira Mustafa Çelik’in de durup düşünmesi gereken bir konu var. “Başkalarının yirmi yılda yaptığını biz dört yılda yaptık” demek de siyasi olarak sonuçları olan bir sözmüş demek ki. Şimdi bunları eminiz daha iyi anlıyordur.