Hakimlerimizden savcılarımıza, avukatlarımızdan avukat katiplerimize, mübaşirlerimizden zabıt katiplerimize, özel kalem memurlarımızdan sekreterlerimize kadar yargı mensupları olağanüstü çalışmaları ile bir adli yılı daha geride bıraktı. Bu yükü en çok taşıyanlar arasında hakim ve savcılarımız yer aldı. Hakim ve savcılar, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi, haklı ile haksızın ayırt edilmesi için büyük çaba sarf ederken, avukatlar da uyuşmazlıkların doğumundan başlayarak, mahkeme aşaması ve hakkın teslimine kadar olan süreçte müvekkillerini savundu. Bir çok dava karara bağlanırken, birçok dava da adli tatil sonrasına ertelendi. Çoğu davalar ülke gündeminde büyük yankı uyandırdı. Yargı mensupları yeri geldi tartışmalar, eleştiriler; yeri geldi övgüler aldı. Yargı mensupları kadar, adliye polisimiz de bu adli yıl da övgüyü çok hak etti. Sanık yakınları ile mağdur yakınları arasında değil kavgayı, tartışmaya bile mahal vermeyen Adliye polisimiz koridorlarda ve duruşma salonlarında güvenliği sağlayarak, layıkıyla görevini yaptı. Güler yüzü ve Vatandaş ile iç içe olan her türlü riske rağmen görevlerini hiç aksatmayan polislerimize de buradan teşekkür ediyoruz.
Günde ortalama 15 duruşmaya girdiğimiz adliyede, biz gazeteciler de biribirinden ilginç ve ürkütücü davalara tanık olduk. Protokol büyüklerimizin ısrarla huzur şehri diye adlandırdığı Kayseri’nin hiç de huzurlu olmadığını ısrarla gün yüzüne çıkarmaya çalıştım. Okuyucularımız, arkadaşlarımız, ‘Artık yeter.. Kayseri’nin huzur şehri olmadığını yüzümüze vurma’ dedi.
Kayseri Adalet Sarayı’nda bir adli yıl da iyisiyle kötüsüyle geride kaldı. Adalet Sarayı’nda, okuyanları şaşkınlığa uğratacak en garip, en dramatik, en acı dava haberlerimize 40 günlük ara verdik.. Şimdilik Kayseri’mizi ‘Huzur şehri’ diye nitelendirebiliriz.