Sayenizde sabrı öğrenerek kendi iyi niyetimizi kerelerce onurlandırıyoruz. Hani size “çok şanslılar” demiştim ya evet o şans kelimesini biz veriyoruz size. 1. Şans, 2. Şans, 3. Şans… vb… Ne güzel demiş Neşat Baba; “sınır tanımayanlarla, küstahlaşanlarla, hep haklılarla, özür dilemeyenlerle, (hazıra konanlarlaà Bunu ben ekledim…) hatasını kabul etmeyenle yaşamak çok zormuş…!”
Hazıra konanlar; kendi amacına ulaşmak için ya da alakasız birilerini merdiven olarak kullananlar.
Hazıra konanlara prim verenler; karşınızdaki insanı hiç yılmadan sizin gibi olduğunu düşünmekten asla vazgeçmeyenler. Mal, mülk, para, moral ihtiyacı ne ise verip onun içinde bulunduğu sıkıntılı ruh halinden kurtarırsınız. O kurtarmaların sonu hiç gelmez, onlar hep en iyi nasıl oynarım, nasıl kullanırım, nasıl faydalanırım hırsıyla bürünmüş beyin jimnastiği yaparlar. Biz de o senaryonun hep baş oyuncusu olmak için mantığımızın değil duygularımızın sözünden çıkamayız. Veririz=yanılırız; yanılırız=veririz…
Ders çıkartmak mı? İnsan kullanma ya da kullanılma bir kısır döngüdür belki de….
Onlar mı insanları kullanıyorlar yoksa insanlar mı kendilerini kullandırtıyorlar acaba?
Günün birinde sabrınızın taşmaması için sizin en önemli ilkeniz olan öz saygınızı gözden geçirin derim.
-Kullanıldığını hissediyorsan
-Her olaydan sonra insanlara güvenini ve inancını kaybediyorsan
-İyi niyetin suistimal ediliyorsa
-Hiç kimse seni istediğin gibi anlamıyorsa
-Manipüle edildiğini düşünüyorsan… Kendine dur deme zamanı gelmiş demektir. Duygularına sana eşlik ettiği için teşekkür edip ona biraz tatil imkanı ver ve uzun süredir tatilde olan mantığına acilinden bir uçak bileti yolla ve tatilini bitir…
Saygı ve sevgilerimle…