Bu her kesimde böyledir.
Size bu yazımda Hakan: Muhafız (The Protector) isimli bir diziden bahsedeceğim. Dizi dediysem aklınıza hemen TV dizileri gelmesin. Bir internet dizisi. Gelişen teknoloji ile ve TV ekranlarındaki birbirinden anlamsız dizilerin üremesi ile birlikte artık insanlar internet dizilerine yöneliyor. TV dizilerinde bölümler o kadar çok uzun oluyor ki üçüncü bölümde artık konu kalmadığı için saçmalıyor senaristler ve monoton bir hal alınca da çabuk sıkılıyor izleyici, daha sonra da klişe bir durum ile final yapıyor.
Peki internet dizileri öyle mi? Tabi ki hayır. Hem bölümlerinin çok uzun olmaması hem de sansürsüz olması izleyicinin ilgisini bu yöne doğru çekiyor.
Konumuza gelecek olursak, Türklerin Netfilx’te yaptığı ilk bilim kurgu dizisi Hakan: Muhafız, ingilizce adıyla The Protector.
İngilizce diyorum çünkü tüm dünyanın Netflix’i izlemesi ve dünya genelinde dizinin izleyici kitlesi olması nedeniyle The Protector ismi ile de tanıtımları yapılıyor. Bu arada Netflix'in dünya çapında en az 130 milyon abonesi olduğu biliniyor.
Dizinin konusu mütevazı bir hayatı olan Hakan'ın hem İstanbul'un hem de kendi kaderini sonsuza dek değiştirecek, kahraman olma yolundaki macerasına tanıklık ediyoruz. Yıllarca muhafızın gelmesi ile birlikte sadıkların muhafızla birlikte ölümsüzü aramalarını konu ediyor. Dizinin kadrosunda birbirinden ünlü ve başarılı isimler var.
10 bölümlük 1. Sezon Netflix’te yayınlandı. Tüm bölümleri yayınlanınca da bir solukta izledim diyebilirim. Beklentileri çok yüksek tutarak ön yargı ile izlemeye kalkışırsanız, beklentinizin altında olur. Ama ön yargısız karşınıza ne çıkabileceğini merakla beklerseniz daha farklı bir sahne ile karşılaşırsınız. Ben ikincisini yaparak izlemeye başladım. Ve umduğum gibi uluslararası güzel bir dizi ortaya çıkmış.
Adı üzerinde bilim kurgu dizisi… Doğal olarak kurguların çok fazla olacağı bir dizi. Bizim memleketimizde bilim kurgu izleme ve okuma kültürü çok fazla olmadığı için diziyi eleştiren(!) bazı kişilere çok saçma gelmiş dizi.
Tamam, senaryo gereği bazı yerlerde gözden kaçan hatalar var. Çocukları dilendiren bir adamı uyaran Muhafız’ın yüzüne yumruk attığı sırada o adamın elinin bilekten kırılma anı, kanların çıkma sahnesi, adam yerdeyken hiçbir kanın görülmemesi ya da zaten muhafızın üzerindeyken görülmeyen bir gömleği neden sürekli giyip çıkarıyor, sürekli giyinik dursa diye düşündürse de, eğer ölümsüzler muhafızın kanı ile tekrar diriliyorsa, muhafız olan Hakan’ın babasının kanı ile neden bunu yapmadılar gibi küçük hatalar var ama filmin konusunu etkilemiyor.
Diziyi izleyen bir yabancı eleştirmen, "Dizinin ilk bölümü sizi içine çekiyor, modern İstanbul'da geçen tarihi bir savaş fikri bizim için çok ilgi çekici" derken, bizim diziyi izleyen bir sosyal medya kullanıcısı ise “Bu dizi niye bu kadar saçma” diye yorum yapıyor. Bu en basit yorumdu, o kadar iğrenç ve anlamsız tepkiler olmuş ki diziye karşı hayretler içerisinde okudum.
Saçma sapan TV dizilerinin izlenme rekoru kırdığı güzel ülkemde internet dizisi Muhafız’ın çok beğenilmesi gerçekten abes olurdu.
Dediğim gibi bilim kurgu okuma ve izleme kapasitemiz o kadar az ki, bize saçma gelen bir diziyi, yabancılar hayranlıkla izliyor.
Bırakın artık kırıcı eleştiriler yapmayı, bırakın meyve veren ağacı taşlamayı, daha yapıcı eleştiriler ile tüm dünyaya daha kaliteli diziler sunabiliriz.
Daha güzel kurgular ve senaryo ile ikinci bölümü heyecanla bekliyoruz. Dizinin tüm ekibinin emeklerine ve yüreklerine sağlık…