Son yıllarda birbiri ardına yüreğimizi yakan gelişmelere tanık oluyoruz. Hal böyle olunca toplumumuzun kanayan yarası kadınlarımıza yönelik yapılan haksızlıklardan biri, kadına şiddet artık ne şehir dinler oldu. Ne de vicdan. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Kayseri Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Melek Aysun Şahin’le kadınlarımızı konuştuk.

İşte Melek Aysun Şahin’le gerçekleştirdiğimiz çok özel söyleşimiz:

“Hayatlarına dokunuş yaptığımız kadınlarımızla karşılaşmak ve onların bir yerlere geldiğini görmek bizim için paha biçilemez bir değer”

Kayseri Kadınlar Derneğini Hangi Amaçlarla Kurdunuz, Ne Tür Faaliyetler Yürütüyorsunuz?

Asgari Ücret İçin Korkutan Senaryo: Felaket Bir Şey Olacak! Asgari Ücret İçin Korkutan Senaryo: Felaket Bir Şey Olacak!

Amacımız dezavantajlı kadınların hayatına dokunmaktı. Kadının iş hayatına kazandırılması noktasında meslek sahibi olması, kendi ayakları üstünde durabilmesi bizim için önemliydi. Tabi ki, kendisine değer verip, seven kadında eşi ve çocukları tarafından da değer görecekti. Bizde buralardan yola çıkarak “kadını eğer güçlendirirsek, güçlü bir toplum elde edeceğiz, güçlü nesiller yetiştireceğiz ve artık kadın kendine özgüvenini kazandıktan sonra şiddeti de bir nebze olsun azaltacağız.” diye düşünerek bu işe başladık. Önce dezavantajlı kadınların istihdamı üzerine başladık. Kişisel girişimcilik kursları açarak kadınların özgüvenlerini kazanması noktasında önce iş hayatına girmeden önce psikolojik noktada onları iş dünyasına hazırladıktan sonra kadın istihdamı yapmaya başladık. Özel firmalarla protokoller yaparak onların sözleşmeli, sezonluk kadın işçilerini biz göndermeye başladık. Hayatlarına dokunuş yaptığımız kadınlarımızla karşılaşmak ve onların bir yerlere geldiğini görmek bizim için paha biçilemez bir değer.

Daha sonra kadına şiddetle alakalı projeler de yer aldık. Sürekli projelerimiz devam ediyor. En son SES SİZSİNİZ projesini yaptık. Toplum ve aile değerlerinin korunması adına, toplumu ve aile yapısını bozan kadına yönelik aile içi şiddette farkındalık oluşturmayı amaçladık. Çokta ses getirdi. Kadınlara şu mesajı vermek istedik aslın biz bu projeyle; ya sessizsiniz ya da ses sizsiniz! Bunun tercihini biz onlara bıraktık. Kadınlarda seslerini çıkardılar. Zaten sivil toplum kuruluşlarının da amacı farkındalık oluşturmak ve kendi çaplarında o toplumda bir yarayı sarmak adına varlar. Biz tabela derneği olmadık hiç. Biz tamamen halkın içinde, sürekli halkın yanında, halkı dinleyen ve kadınların elinden tutan bir sivil toplum kuruluşu olarak şahsım ve derneğimiz bu anlamda çok özverili ve fedakârlık yaparak çalışmalar yürütüyor.

İlk başlarda eşim ve çocuklarım desteklemiyorlardı. Sonralar da nasıl olsa devam ediyor. Pes etmedi diye seslerini çıkarmıyorlar. Kızım bu nokta da benim yanımda çok önemli bir destek. Çünkü o da mağdur kadınları gördüğünde ve benim onların hayatlarına dokunduğumda o da görünce… Annem kadınları dinlediği kadar beni dinlemiyordan, okulunda kendisinin de sosyal sorumluluk çalışmaları gerçekleştirdiğini görünce, iyilik bulaşıcıdır, dedikleri bu olsa gerek, keşke bütün bulaşıcı hastalıklar böyle iyi olsa diye düşündüm.

Şu anda 50-55 civarı Kayseri’de yönetimimde kendini ispatlamış ayakları üzerinde duran kadınlarım var. Onlarla birlikte farkındalık çalışmaları, girişimci birer kadın olarak ayakta kalmaları noktasında ne yapabiliriz? Teşvikler noktasında, devlet destekleri noktasında o kadınlarında ayakta kalabilmesi için birilerinden desteğe ihtiyaçları var. Bu noktada girişimci kadınlarla faaliyet yürütüyoruz. Diğer yandan da şiddete maruz kalan kadınlarımız da bize gelmeye başladı. Gerçekten 5 yılda acı vakalarla karşılaştım. Eve gittiğim zaman etkisinden hala kurtulamadığım vakalar var. Çok zor hayat mücadelesi veren kadınlar biliyorum. Ve bu kadınlara yardım etme noktasında biz Kayseri Kadınlar Derneği olarak şöyle bir yol izliyoruz: Kurumlarla kadınlar arasında köprü kurup, onlara yol gösteriyoruz. Kırsaldaki kadına gidiyoruz. Oradaki kadının hayatını anlamaya çalışıyoruz. Yaşadığı zor ve dezavantajlı durumu elbette bizim elimizde sihirli değnek yok ama… Kadının bulunduğu her durumda nasıl daha güzel düşünmesini sağlayabiliriz ve devletin onların yanında olduğunu anlatıyoruz. Bu tür çalışmalar yapıyoruz. Kayseri’nin merkezinde yaşayan ama şehirlerden çok uzak hayatlar var. Şiddet gören kadın çocuğuna şiddet uyguluyor, şiddet gören çocukta bunu kardeşine ve okuldaki arkadaşına uyguluyor maalesef.

Keşke kadınlar haklarını mağdur olmadan önce dile getirilebilse3

“Kayseri gibi kapalı ve muhafazakâr olduğunu savunan bir şehirde kadına yönelik bir sivil toplum kuruluşu olmak, kadınların hakları noktasında çalışmalar yapmak o kadar zor ki”

Kayseri’de Böyle Bir Faaliyet Yürütmenin Avantajları Ve Dezavantajları Oluyor Mu?

Kayseri’de beş yıldır ben sivil toplum kuruluşunun ne olduğunu anlatıyorum. Bu dernek kavramının nasıl insanlar üzerinde zihniyete yanlış yerleştirildiğini düşünüyorum. Elbette sivil toplum kuruluşları toplumların gelişmişlik düzeyini gösterir. Yalnız toplumsal sorunlar ve bunların giderilmesi noktasında farkındalık çalışmaları yürüten ve gerçek anlamda dezavantajlı gruplara hitap eden sivil toplum kuruluşlarının yanında maalesef hiç kimse yardımcı olmuyor. Bu anlamda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın imzaladığı protokollerle kamu- sivil toplum projesi var. Kamu noktasında biz istediğimiz derecede değiliz. Biz istiyoruz ki bu işi gönüllü yapacak hiçbir çıkar gözetmeden kadınlarımıza dokunuş yapmayı istiyoruz. Biliyorsunuz ki bu 15 Temmuz ve Fetö’ye karşı insanlarda derneklere karşı korku oluşmaya başladı. Tüm sivil toplum kuruluşlarına da bunu genellemek doğru bir şey değildir. Eğer sivil toplum kuruluşlarının nasıl çalıştığını biliyorsanız, sivil toplum kuruluşlarının yanlarında yer almalısınız, ayakta kalabilmeleri için. Bize geliyorlar benim bundan menfaatim ne olacak? diyorlar. Biz de onlara bakın burası sivil toplum kuruluşu sizin buraya ne yararınız olacak, buradan bir yarar beklemeyeceksiniz, gönüllü olacaksınız diyoruz. Halk tarafından dernek diye çok küçümseniyor. Kayseri gibi kapalı ve muhafazakâr olduğunu savunan bir şehirde kadına yönelik bir sivil toplum kuruluşu olmak, kadınların hakları noktasında çalışmalar yapmak o kadar zor ki. Hemen size feminist misiniz? yaklaşımıyla geliyorlar. Biz açıkçası feminist değiliz. Feminist olduğumuz noktalar bazen oluyor. Çünkü o kadar acı vakalarla karşılaşıyorum ki. Ama biz her zaman Türk toplumu olarak aile yapısının önemini çok iyi bilen bir kuruluşuz. Çünkü o ailede yetişen çocuklarımız bizim nesillerimiz olacak.

“Biz okutulmamış bir neslin çocuklarının çocuklarıyız”

Çocukları Ebeveynler Kadınlara Yönelik Nasıl Yetiştirmeli?

Toplumumuzda bizim şöyle bir yargı vardı: Saçı uzun aklı kısa, eksik etek… Bunları biz anneannelerimizden böyle duyduk. Çünkü biz okutulmamış bir neslin çocuklarının çocuklarıyız. Gerçekten bu anlamda az zamanda çok yol kat ettik. Biz eğer şiddeti bitirmek istiyorsak kaynağına inmeliyiz. Kaynağı da şu: Erkek çocuklarını yetiştiren de bir kadın, kız çocuklarını yetiştiren de bir kadın, kız çocuklarımızı ve erkek çocuklarımızı yetiştirirken onlara her şeyden önce insan ve insana saygı odaklı bakmayı öğretmeliyiz. Her çıkış noktası gördüğümüz gibi kadına çıkıyor. Çocuklarımızı yetiştirirken şunu söylemeliyiz; hiçbir zaman sonsuz özgürlük diye bir şey yok. Senin özgürlüğün ancak başkasının özel alanına girdiği anda biter. Bunu çocuklarımıza verdiğimizde çocuklarımız zaten bunu öğrenerek büyüyecek.

Kayseri’de siyasette kadın olmak o kadar zor ki!

Kadınların Sosyal Ve Siyasal Alanda Faaliyet Göstermesine Yönelik Ne Düşünüyorsunuz?

Kadınlarımız zaten sosyal alanda var olmalılar. Ben kadınlarıma hep şunu söylüyorum: hepimiz paramızı kazanalım. İş yerimizi açalım. Borçlarımızı ödeyelim. Ama bunları da yaparken sosyal hayattan kopmayalım. Ekonomik özgürlüğe kavuştuk derken monoton bir hayata girmeyin. Bir öksüzün yetimin elinden tutulacaksa orda tutalım. Onları görelim. Gerçeği görelim kendimizi soyutlamayalım. Bizim çok farklı rollerimiz var. Bunları iyi ya da kötü yönlendirmekte bizim elimizde. Kayseri’de siyasette kadın olmak o kadar zor ki! Belki son zamanlarda siyasette başarıların büyük bir rolü kadınlar üzerinden yürüyor olabilir. Kadınlara görev vermek ve temsil noktasında kadınların bir yere getirilmesi o kadar az ki! Gerçekten bu çok üzücü. Kadınlar vitrin olarak kullanılmamalı. Kadınlar temsil ve söz noktasında da hak ettikleri yerde olmalılar diye düşünüyorum.

Keşke kadınlar haklarını mağdur olmadan önce dile getirilebilse3

Sizin De Siyasi Bir Serüveniniz Var Bu Konuda Ne Düşünüyorsunuz?

Siyaset öyle bir aşk ki, bulaştığında siyasetten çıkamazsın. Çıkarsan da bir daha da herhalde girmezsin. 2013 seçimlerinde AKP’den aday olmuştum. 5 yıl sonra da ne olursa bilmiyorum. Bu konu da teklifler tabi ki oldu. Ama ben yer almak istemedim.

“Kadın hayatın her noktasında var. Bir güne sığdırılamaz”

8 Mart Dünya Kadınlar Günüyle İlgili Düşünceleriniz Nelerdir?

Her yıl bizim kendi çapımızda kutlamaya çalıştığımız yine burada da kadının önemini anlatmak anlamında farkındalık çalışması yaptığımız bir gün. Aslında burada bir günü kadın günü olarak ilan etmek ne kadar doğru? Bu da tartışılır. Kadın hayatın her noktasında var. Bir güne sığdırılamaz. Kadınların sorununu bir günde konuşarakta bitiremeyeceğiz. Kadına şiddet noktasında kadını da dinleyelim ama erkeği de dinleyelim. Yani; bir tarafı dinleyerek bizim bir çözüme ulaşacağımıza inanmıyorum. 8 Mart kadın mağduriyetinden doğan bir başkaldırıştan sonra şimdilerde kadın günü olarak kutlamalarla devam eden bir süreç. Keşke kadınlar haklarını dile getirme noktasında mağdur olmadan önce dile getirilebilse. Hepimizin dileği bu dünya hepimizin dünyası ve bu Dünya’yı sevgi toplumu haline getirebilme.

Son Olarak Neler Söylemek İstersiniz?

62-84 anayasası ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Gerek bakanlığımız gerekse müdür ve valilikler adına. Valilik bünyesi altında bir teknik alt yapı oluşturuldu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca bu teknik kurulla kadın anlamında çalışmalar yapan temsilciler var. Ama şu noktada bizi zora sokuyor: Avrupa’da çoğu ülkede olmayan kadını ve çocuğu koruma kanunu aslında suiistimale açık alanı var. Elbette ki, biz bunun suiistimale açılmasını istemiyoruz. Şuradan yola çıkarsak en son kadının beyanı esastır. İbaresi üzerine sosyal medyadan erkekler tarafından çok fazla tepkiler aldık. Bu nokta da titizlikle çalışılması gerektiğini düşünüyorum. İstanbul ve İzmir’de yetişmiş bir erkekle Kayseri’de yetişmiş bir erkek zihniyetini aynı yasalarla caydırıcı bir pozisyona getiremeyiz. Ya da şiddeti bu şekilde engelleyemeyiz. Onun için il bazında bakanlıktan bunun il bazında değerlendirilmesi istendi. Bu güzel bir çalışmaydı. İnşallah bunun devamı gelir.