Şaşırma sakın sana doğru gelen bildiğinden, yanıltmasın seni çokbilmişlerin, renkleri kötüye kullanarak gökkuşağına ihanetleri.

Dürüstlükle ilerle mesela; elbet yanıldığını zannedeceksin, elbet bir an durup düşünüp ileri geri adımlar atacaksın. Beyninin onayladığını engellemesin, tökezleyip düşmeni sağlayan hatalı döşenmiş kaldırım taşlarına benzeyenler…

Koy yüreğini ortaya be kardeşim; doğruysa sonuna kadar savun “doğru” de… Yanlış ise ifade kalabalığına girmeden bitir orada “yanlış” de.

Ortada kalmak kadar zor ne olabilir ki bu hayatta.

Ne zifiri siyahsındır…

Ne kar tanesi kadar beyaz…

Uzun bir koridorda bir baştan diğer başa yürümek, gireceğin odayı kestiremeden her odanın kapısını çalmak gibi…

İnsanlar hakkında hiç yanıldın mı? Diye sordum kendi kendime.

İlk bakışta çözümleyebiliyordum aslında insanları. Hatta üstüne bir de akıllarından geçeni bile okuyabiliyordum hani. Bazı bazı yanılma payesini hesaba katmaz isem nadir de olsa…

Hayır, hayır ben yanılmıyorum dedim ama yanılmayı istediğim o kadar çok insan oldu ki!

Sevmediğim bir tek kelime keşke evet keşke ben yanılsaydım…

Korkma!...

Yüreğinizle konuşun mesela, gözbebeklerinizdeki bakışlar sıcak, içten ve samimi olsun…

“Yüreği mert olanın, dili namert olmaz” mış mesela. Maneviyatı eksik yaşamakta engeldi galiba doğruluktan uzaklaşmaya, yalana başvurmaya, kaçak güreş tutmaya. Kaybedecek neyimiz var ki oysa karakterimizden başka. Geldim gidiyorum alışmadım alışamıyorum bu düzeneğe. O yüzdendir biraz deli oluşum, o yüzdendir aykırı giyinişim, o yüzdendir eğilmek bilmez dik duruşum, o yüzdendir nerede hangi doğruyu savunacağımı bilmedikleri için insanların benden çekinmeleri.

Bilirim ki hayat hep iyi insanları vurur…

Sakin insanların sabrını sınarlar, küstahlıkla.

Olgun insanları yorarlar.

Merhametli insanların vicdanlarıyla oynarlar.

Sen yine de korkma; kendinden bile derim.

Vicdanın rahatsa her gece başını koyduğun yastıkta,

Rabbinden başka yoktur kimse hesap vereceğin unutma…

Sağlam dur ki; asaletin seni taşısın insanlık mertebesinin en zirvesine. Üçer beşer çıkmaktansa merdivenleri, tek tek çık ki, her merdivene bastı ayağım de…

Azizim; şimdi yap bana şöyle bol köpüklü sade bir kahve… Eee çıkarken dinlenmek de lazım saygı ve sevgilerimle…