Adam Romanya'lı... Ve Türk Milli takımını çalıştırıyor. Adında Türk geçen, adında milli geçen bir takımın başında.
Acaba bu adamı bu takımın başına getirenler için 'milli' demek, en fazla parayı verip, Türk olmayan bir teknik adam getirerek, başarılara(!) mı ulaşmaktır?
Ya da Türk olmayan bir adamı takımın başına getirerek, başarısızlıklar ile sus pus oturmak mı?
'Milli' demek bence kendi kanından canından bir futbol adamı yetiştirip, milli takımın başına koymaktır...
Ukrayna maçına gelecek olursak, 'bitse de gitsek' dediğimiz, utançla izlediğimiz bir maçtı.
Hep birlikte utanalım bence... Nerede Şenol Güneş'in İlhan Mansız gibi savaşçıları, nerede Lucescu'nun ruhsuzları... Adam Emre Mor gibi genç ve korkusuz bir futbolcuyu almıyor, Fener'in yedek oyuncusu İsmail Köybaşı'yı ilk 11'de başlatıyor... Ne kalecin kaleci, ne defansın defans...,
Yazık, çok yazık...
Lucescu'dan zaten kimse milli bir duygu, his beklemiyor da bu ay yıldız forma üzerindekiler niye bu kadar beceriksiz ve isteksiz.
Cevabı basit: Emre Belözoğlu mu, Emre Mor mu? Milli takıma hiç çağrılmayan Olcay Şahan mı, İsmail Köybaşı mı? Kayserispor'un adeta savaşçısı Deniz Türüç mü? Tecrübesiz Cengiz mi?
Bizim bu gördüklerimizi neden teknik adamlar görmez bilmiyorum ama Dünya Kupası Avrupa Elemeleri grup maçlarında yarın oynanacak Hırvatistan maçı, Ukrayna maçından daha zor olacak ve bu kafa ile çok daha zor olacağını tahmin ediyorum.