Çok zor daldığım uykudan garip seslerin kulağımı tırmalamasıyla uyanıyorum. Gözlerim masayı ararken ellerim midemden gelen sesleri durdurmaya çalışıyor. Aman Allah’ım bir rüya mıydı? Biraz sersemlemiş bir şekilde gerçekle rüyanın ayırdımını yapmaya çalışıyorum. Gözlerimi kapadım açtım. Açlığın başa vurma durumu olmalıydı yaşadığım. Ya da kendime ve aldığım rejim kararıma isyanım. Yok isyan falan aldığım kararda durmak var. Dedim ki kendi kendime ye... ye... ye... nereye kadar? Sağlığımı tehdit eden unsurları hayatımdan çıkartmakla aldım ilk kararımı. O çok sevdiğim beyaz ekmeği ve ona bağlı hamur işlerini çıkarıyorum beynimden. Bu adımı sevdim çünkü bedenim ağırlaşmıyor. Yürümek meğer ne kadar rahatlatıcı bir unsurmuş, adımlarımı sayarken hafifliyorum sanki. Dikkat etmeye başladım, aman sende boşver dediğim kahvaltıma, yerken pek de hoşlanmadığım meyve saatlerime. Biraz sinmişim... Öyle deyiveriyorlar. “Ya” diyorum sesli. Ama içimde bir mutluluk, bir güven, suratıma yansıyan gülümsemeyle. Kendimi iyi hissediyorum, sağlıklı olma yolundaki adımlarımla. Demek istediklerim aslında sizin demek istedikleriniz. Önce dönüp hayatınıza bakın. Yapmanız gereken şey sadece birkaç liste çıkartmak. Başardığınız herhangi bir işi düşünün. Nasıl başladınız? Önce hayal ettiniz, çok istediniz, başaracağınıza inandınız! Tabi ki aklınızda soru işaretleri vardı, ama bunları nasıl çözeceğinizi de düşündünüz ve BAŞARDINIZ. Takıldığınız yerlere inat, moralimizin bozulduğuna inat, kızgınlığınıza inat size de “haydi” demek istiyorum. Motivasyon her işin başında gelir. Bedenimizin sağlığı, bedenimizin görselliği, bedenimizin mutluluğu, bedenimizin keyfi, bedenimizin gülmesi için ne boydur kiloyu kurtarıcı, ne siyahtır kamufle edici...

Saygı ve sevgilerimle...