İlahi adalet hiçbir zaman geç kalmıyor, yeri, zamanı geldiğinde oluyor.
Ne demek istediğimi kısaca anlatayım.
Bundan 5 yıl önce 16 Temmuz 2014’te bir haber yaptık. Haberin konusu emekli bir asker…
Tövbe haşa rüyasında Allah’la konuştuğunu, kendisine vahiy verildiğini iddia eden ve bir gecede Arapça’yı öğrendiğini, Kuran’ı ezberlediğini söyleyen emekli asker, kendini şeyh ilan etmişti.
Mürit toplamak için ise ilginç bir yola başvurarak belediye otobüslerine reklam veren bu şahıs, Hacılar ilçesine yerleşerek kendisine bir de orada yer yapmıştı. 1959 doğumlu olan bu şahıs, özgeçmişinde dördüncü ayın dördü saat dörtte Kadir Gecesi’nde doğduğunu söyleyerek, doğumuna bir gizem katmaya çalışıyor, Peygamber Hz. Muhammed’in vârisi, Allah’ın yeryüzündeki vekili olduğunu iddia ediyordu. Özgeçmişinde 1993 yılında kendisine rüyasında vahiy gelerek Allah tarafından insanlara şifa dağıtacağı müjdesinin verildiği, kendisine dersini ve icazet namesini yazarak hizmet için Kayseri’ye görevlendirdiğini söylüyordu.
Neyse…
Önceleri cemaat, daha sonra ise terör örgütü olan FETÖ’nün kanlı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden 2 yıl önce bu haberi yapmıştık. Bu haber ile FETÖ’nün ne alakası var diyebilirsiniz.
Hemen açıklayayım, bir zamanlar cemaatlere, tarikatlara körü körüne bağlanan halkımız vardı. Ben bu şeyh haberini yaptım diye 2014’te bu şahsın müritleri tarafından sosyal medyadan öyle bir saldırıya uğradım ki hala o mesajları durur.
Bu haber yapıldıktan sonra, aradan 5 yıl geçti. Bu 5 yılda hain, kalleş FETÖ ülkemize 15 Temmuz gibi kara bir leke sürdü, çoğu örgüt üyesinin Allah rızası için katıldığını söylediği bu örgüt kendi halkına, polisine, askerine kurşun sıktı.
Ve bu darbe girişiminin ardından halkımız tabiri caizse gözünü açtı, tarikatmış, cemaatmiş, şuymuş, buymuş artık uzak duruyorlar. Yani kısacası 5 yıl önce bana saldıran o şeyhin müridleri 5 yıl sonra yine o şeyh ile ilgili ‘reklam veren şeyh bu sefer de seçim sonuçlarını bilmiş’ başlıklı yaptığım habere tek bir kelime etmediler.
Kendimi bildim bileli hep şunu söylemişimdir. Yüce Allah beni yaratmış, akıl, fikir vermiş. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve son peygamberimiz Hz. Muhammed’i yol gösterici olarak göndermiş. Ben şimdi neden üçüncü bir şahsı Allah ile peygamber ile arama sokayım. O yüzden bu cemaat, tarikatlardan oldum olası uzak durmuşumdur.
Kısaca bir rivayet edilen hikaye ile sözlerime son veriyorum. Hz. Ali, Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam efendimize sünnetinin ne olduğunu sormuş, Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur:
"Marifet servetimdir, akıl dinimin temelidir, sevgi esasımdır, şevk bineğimdir, (Allah'ı) zikretmek/hatırlamak ünsiyetimdir, güven hazinemdir, hüzün arkadaşımdır, ilim silahımdır, sabır elbisemdir, (Allah'ın) rızası ganimetimdir, acizlik övüncümdür, zühd hırkamdır, yakin kuvvetimdir, doğruluk şefaatimdir, (Allah'a) itaat bana yetendir, cihad ahlakımdır, gözümün nuru namazdır."
Sevgili okurlar, siz sadece Allah’a itaat edin yeter…