Yazar Orwell kitabın yazımını 1948 yılında tamamlamış, 1948’in son iki rakamının yerlerini değiştirmeye karar verip, kitabın adını 1984 koymuş.
Geleceğe ilişkin kabus senaryosu da diyebiliriz...
Kitabın bazı sayfalarında gözünüze şu slogan çarpıyor:
“Savaş Barıştır,
Özgürlük Köleliktir.
Cahillik Güçtür.”
Ülke isimleri, büyük birader isimli lider, orgazmın ortadan kaldırılması ve suç sayılması, insanların makineye dönüştürülmesi, tele ekranlarda insanların evlerinde izlenilmesi ile hem dispotik hem de sosyalizme karşı olanlara karşı bir duruş dikkatimi çekti.
İğneleyici sözlerin çok fazla olduğu ustaca kurgulanmış taşlamayı göreceksiniz kitapta… Bütün güzellikler o anlattığı partinin elinde öylesine kirletilmiş ki okurken yüzünüzde bir garip tebessüm oluşuyor. Yenisöylem için bir uğraş var. Mesela Yenisöylemde bakanlıklar var. Aslında tam tersi olan bakanlıklar şöyle: Eğlence, eğitim ve sanatlara bakan Gerçek Bakanlığı, yasa ve düzeni sağlayan Sevgi Bakanlığı ve savaşlarla ilgilenen Barış Bakanlığı ile ekonomik işlerden sorumlu Varlık Bakanlığı.
Yani ne Sevgi Bakanlığı’nın içerisinde sevgi, ne Varlık Bakanlığı’nın içerisinde para, ne de barış bakanlığının içerisinde barış var.
Yenisöylemin tümüyle benimsenmesi için 2050 gibi geç bir tarihin belirlenmiş olmasının asıl nedeninin, bu çeviri işlemlerinin tamamlanmasına zaman tanımak olduğu vurgulanıyor.
Kitapta, sistemin istemediği ve sisteme zarar verecek her türlü duygu ve düşünce yasak.
Sorgulamak, düşünmek, aşık olmak, yakın arkadaşlık kurmak ve orgazm yasak...
Sadece yoldaşsınız... Bu duygu ve düşüncelerin yasak olduğu ülkede aksi bir durum olursa Düşünce Polisi tarafından yakalanıp, idamla ya da işkenceyle cezalandırılıyor insanlar.
Ve bu rejime karşı çıkan bir karakterin aşkını ve isyanını anlatan bir kitap olmuş...
Yorucu ama bir o kadar da etkileyici kitaptan en çok etkilendiğim kısımları da sizler için not aldım.
**Tıpkı bir Mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu...
**Hayalinde canlandırdığı gizli hareketin var olduğu kesindi, şimdi bu hareketin sınır boylarına ulaşmıştı.
Ve benim için kitabın sonuna doğru en can alıcı kısmı ise şu:
**İtiraf ihanet değildir. Sadece duygulardır önemli olan... Hislerimi köreltip, seni sevmekten caydırırlarsa işte o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum.