Yaş, her yıl bir pastanın üzerinde artan mum sayısıyla ölçülüyor aslında… Sayılarla… Yüzünüzde her yıl artan çizgilerle, başınızda azalan saç sayısıyla belki de öyle mi?
Yaşanmışlığı, değerleri kimseni düşündüğü yok. Mantık, akıl konusuna hiç girmeyelim zaten yaşla mı gelişiyordu bu kavramlar insanda, yoksa yaşanmışlıklarla mı?
Yaşlanıyorsun artık!!! Ee yani ne yapsın yani?
Heyecanını kaybedip saatlerce bir köşede otursun mu? Hayattan tat almayı bırakıp, kaygı keder mi yüklesin düşüncelerine?
Yaşınızın değil yaşanmışlıklarınızın insanı olun. Neyi kaybettiğinizi ve daha neler kazanabileceğinizi hesaplayın. Bırakın şu yaş hesaplarını, zaman elinizde olmadan geçiyor zaten.
Yıllara teslim olmak da neyin nesi!!! Yaşı kaç olursa olsun kendinden, bedeninden, duygularından vazgeçmemeli insan. Yaş değil; yaşanmışlık biriktirmeli. Gülmeli yıllara inat, içindeki heyecanı kaybetmeden, sevinci öldürmeden. Yaşadıklarından edindiği tecrübe ile daha akılcı bakarken hayata; kaçırdıklarının farkındalığında umutla, heyecanla karşılamalı yeni yılları.
Hadi yaşımızın değil; yaşanmışlıkların tecrübesiyle mutluluğun, deliliklerin insanı olalım… Hep dediğim gibi ruhunuz deli; kalbiniz peri olsun…
Saygı ve sevgilerimle…