‘O kadın yapamaz, o kadın korkar, o kadın başaramaz’ algısını alt üst eden gazetecidir kendisi… Kadın ve ya erkek cinsiyet ayrımı yapmadan gazetecilik yapar demiştim ya ama en hassas noktası da kadındır. Kadına yapılan küçücük bir haksızlığın karşısında yine o belirir. Karşısındaki kişi kim olursa olsun, umrunda değildir. Orada o kişiye haddini bildirir. Ve 3 yıl içerisinde yaptığı haberlere, yazdığı köşe yazılarına ben de şahsım olarak imzamı atarım. Biliyorum çok meraklandırdım sizi. ‘Bu da kimmiş acaba?’ dediğinizi duyar gibiyim. Beni tanıyanların çoğu tahmin etmiştir bu kişiyi… O kişi, Şeyda Aşatır…
Peki yukarıda bu saydıklarımı neden anlattım? Asıl konumuza gelelim. Sapkın bir düşüncede olan toplumun büyük bir kesimi tarafından eleştirilen bir yazar görünümlü zihniyeti bozuk bir şahıs N.Y., sürekli söylediği sözler ile gündeme geliyor ve büyük tepki çekiyordu. Bu zihni neyse fikri de o olan N.Y. isimli şahıs ‘Kadın spiker izlemek günahtır, caiz değildir’, ‘Her çalışan kadın, gözü doymamış erkek demektir. Çalışan kadın ya evlenmeyi erteleyerek erkeklerin evlilik sürecini baltalıyor ya da evli olduğu halde çalıştığı için yorgunluğu ve vakit darlığı nedeniyle erkeği ile ilişkisinde kadınlığı arızalıdır. Kadınlığı arızalı olduğu için erkeğin gözü açtır. O evinde erkeğini eksik bırakıyor erkeği de iş yerinde bir başka kadına tasallut oluyor. Böyle fuhuş değil ama fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor’, ‘dayak yiyen kadınlar sabaha kadar şükretmeli’ gibi akla mantığa ziyan sözleri ile gündeme gelmişti.
Bu sözleri duyan bizim Şeyda durur mu? Bu konuda çok hassas olduğunu söylediğim gazeteci arkadaşımız Şeyda, N.Y. isimli şahsa ‘altına imzamı atarım’ dediğim, yazdığı köşe yazısı ile haddini bildirdi. O şahsa köşe yazısında ‘sapık zihniyetli’ dediği için mahkemelik oldu. Geçen hafta hakim karşısına sanık(!) kürsüsünde çıkan gazeteci arkadaşımız Şeyda Aşatır’ın biz Türk adaleti tarafından ‘ağır eleştiri’ kapsamında kalır düşüncesi ile beraatını beklerken, ‘hakaret’ suçundan para cezası verildi.
Duruşmayı izledik, karar sonrası izleyenler birbirlerine baktı. ‘Nasıl yani?’ dedik. Peygamber Efendimiz’in bile ‘Kadınlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin’, sözlerini bile görmezden gelen, kadınları aşağılayan, hor gören, hakaret vari sözler söyleyen bu din(!) adamının mahkemelerce yargılanması gerekirken, mağdur sıfatı mı aldı? ‘Nasıl yani?’ dedik. ‘Çalışan kadınlar fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor’ sözünü söyleyen mağdur(!) o zihniyeti bozuk şahsa, TDK’da ‘normal düşüncesi olmayan, anormal kimse’ anlamına gelen ‘sapık zihniyetli, zihniyet bozuk’ diyen bir kadın sanık mı?
Evet, yanlış duymadınız. Bu yukarıda anlattıklarımın hepsi gerçek yaşanmış bir olay. Artık takdiri siz değerli kamuoyuna bırakırken, değerli avukat ağabeyim Emre Ayan’ın Şeyda ile ilgili söylediği “Kötülüğe savaş açtığı için, cesurca bu haksızlığa karşı olduğu için, yalnız değilsin kardeşim sen o cezayı şimdi çerçevelettirip en güzel duvarına as ve gurur duy, onurlu ve cesur duruşun için…” sözlerini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sözlerimi ise insanlığın kurtarıcısı son peygamber Hz. Muhammed efendimizin kadınlar ile ilgili şu sözleri ile bitiriyorum. Umarım kendisini din(!) adamı zanneden o şahıs da bu sözlerden ders alır.
“Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.” Hz. Muhammed