Çocuk annesi tarafından balkon korkuluklarına oturur, insanları bu tür davranışlardan kaçınmaları için uyaran haber yaparız, ‘aman başka önemli haber mi yok?’ derler.

Kızın birisi elinde ‘koca arıyorum’ diye pankart ile gezer, haber yaparız, ‘bu mu haber?’ derler.

O kızı buluruz, neden yaptığını sorarız, yine haber yaparız, ‘şunları ünlü yapmayın’ derler.

Paraşütçü paraşütten düşer, haber yaparız, ‘aman kaldırın bu videoyu, tanıdıkları görmesin’ derler.

Bir haber yaparız, sosyal medyadan haberin internet sitemizde okunması için merak ettiren bir başlık atarız, ‘siteye girmemiz için bunu yapıyorsunuz, tıklamayacağım’ derler.

Kadın heykeli meydandan hiçbir sebep söylenmeden kaldırılır, haber yaparız, gündemi sarsarız, ‘insanları fitneliğe sürüklemeyin’ derler.

İntihar olur, haber yaparız, ‘insanları teşvik etmeyin’ derler.

Tecavüz olur, haber yaparız, ‘özendirmeyin’ derler.

Zor meslek vesselam…

Öyle kolay değildir gazetecilik… ‘Yazıyım, kenara çekiliyim’ demek değildir.

Ne? Niçin? Nasıl? Nerede? Ne zaman? ve Kim?

Habercilikte kullanılan bir yöntemdir 5N1K. Bunu görev yaptığım süre içerisinde yani yaklaşık 12 yıl dolmak üzere olan gazetecilikte bu yöntemi kullanmak için gayret gösterdim, göstermeye de devam ediyorum. Yazdığımız tüm haberlerde tabi ki bu yöntemi kullanmıyoruz. Giriş, gelişme ve sonuç da bir haber için yetiyor.

Neyse, yukarıda bahsettiğim muhalif halkımıza rağmen, gazetemizi arayarak, mail atarak, bizleri ziyaret ederek, yaptığımız iş için tebrik eden, moral veren halkımız da yok değil hani.

Biz yine de bize muhalif olanlar da dahil tüm halkımızı, şehrimizi, insanımızı çok seviyoruz. Eleştirilerinizi dikkate alıyoruz. Hatalarımız varsa düzeltiyoruz. İnsanız, yaratılışından beri hatalar yapmıştır. Kısa bir şey anlatacağım sizlere, sonra sözlerime son vereceğim. Bizi eleştiren, muhalif olan kişiler dikkatle okusun, okusun ki basının değerini iyice anlasın. Bugün telefonda bir amca ile konuştum. Evinin önünde 10 yıl önce çöplük olan bir yeri ağaçlandırmış, çocukları gibi baktığı fidanlar ağaç olmuş. 10 yıl sonra belediye gelip, ‘ağaçları sökeceğiz, otopark yapacağız’ demiş. Amca cumhurbaşkanlığına kadar yazmış, cumhurbaşkanlığı, valiliğe, valilik de yine ilgilenecek olan tekrar yazıyı belediyeye göndermiş.

Son çare olarak da basına, yani bizlere bilgi vermek istemiş amca, ağaçlar sökülmeden, yeşillikler yok olmadan… Biz de haberimizi yaptık, umarız belediye öyle bir hata yapmaz.

Yani anlayacağınız basın, demokrasinin her zaman dördüncü gücü olmuştur. Basın güçlü olursa, halk da güçlü olur.

Yazımın başında söyledim, ortasında da söyledim, sonunda da söylemek istiyorum.

Zor meslek vesselam… J