Eski Ramazanları hatırlayıp özlem duyuyoruz.
Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük? Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok? Siz de derin bir ah çekip, “Nerede o eski bayramlar” diyenlerdensiniz sanırım.
Lüks ve israf içinde sahur ve iftar programlarıyla Ramazanı geçirenler, oruç tutmayanların da oruçluymuş gibi Ramazan Bayramı’nın bir an önce gelip, hemen internetten rezerve yaptırdıkları tatil köylerine kaçmaları, Ramazan`ın ruhuna uymayan halimiz gerçekten de içler acısı.
Sakın yazdıklarım oruç tutmayanları dışlıyormuş imajı vermesin.
Asla oruç tutana da tutmayana da karışmaya hakkım da yok haddim de değil ama küçük bir zerseniş benimkisi.
Aslında bu konuda çok doluyum, uzun uzadıya bu konuyu işleyebilirim, çok fazla kafanızı ağrıtmak istemem.
Sadece eski Bayramları unutmayalım, geleneklerimizi, göreneklerimizi yaşatmaya devam edelim.
Bırakalım 3 gün teknolojiyi, akıllı telefonları, sosyal medyayı...
Eş, dost, akraba, komşu ziyaretleri yapalım, iade-i ziyaretler bekleyelim.
Minikler kapımızın ziline bassın, bozuk paralar, şekerler kapının yanında hazır bekletilsin, küçük yürekleri mutlu edelim.
Çok mu zor acaba bunları yapmak...