Bu yıl 3.’sü yapılan programda, ana teması ‘kadın ve medya’ olan bir çalıştay düzenlendi. Çeşitli üniversiteden gelen hocalar ve Mersin’de yayın yapan Türkiye’nin ilk ve tek kadın gazetesinin sahibi kadın gazeteci konuşmacıydı. Konuşmanın ardından basın mensupları biraz akademisyenlere yüklendi. Neden mi? Şimdi konuşmanın özetini duyduğunuzda yüklenen basın mensuplarına hak vereceksiniz.
Hocalar, kadınlarla ilgili yapılan haberlerde bilerek ya da bilmeyerek algı yapıldığını ve kadın cinayetlerinin normalleştirildiğini söylediler. Hatta öyle ki sanki kadın cinayetlerine basın mensupları sebep oluyormuş gibi konuştular. E karşılarında gazeteciler vardı unuttular galiba…
Bazı eleştiriler dozunu aşmıştı o ayrı konu. Hocaların unuttuğu bir şey vardı; bizler o haberlerin okunması için çabalıyoruz bunun farkında değiller. Tabi ki şahısların haklarını koruyarak… Sanki biz olayı kurguluyormuşuz gibi ‘ayrıntılara yer verilmesin, suç aletine yer verilmesin, kadının evli olduğu anne olduğu vurgulanmasın, sevgilisi olduğu vurgulanmasın, kadın olduğu vurgulanmasın’ falan falan dediler. Kardeşim biz sizin dediğiniz bu ayrıntılara yer vermezsek o haber gazetede kendine yer bulmaz. Gazete de yer buldu diyelim halk bu haberi okumaz.
Belki söyledikleri bazı konularda haklılar ama gazetecilerin kaygılarından bihaberler. İletişim Fakültelerinden gelen stajyer öğrencilerin halini görünce aslında çok da garipsemedim.
Gerçek hayatla, kitapları karıştırıyorlar…
Çalıştayda, ‘gelip bizim yanımızda staj yapmanız lazım’ diyen kadın gazetecinin sözlerini de hoş karşılamadım.
İkinci gün, Erdemli Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşiye ünlü spiker Gülgün Feyman, Hürriyet Gazetesi yazarı Ömür Gedik ve Habertürk Tv Genel Yayın Yönetmeni Veyis Ateş konuşmacı olarak katıldı. Gülgün Feyman’ın konuşmasını hayranlıkla izledim. Tecrübesini konuşturdu resmen.
Gala gecesinde ise Kayseri’ye 5 ödül birden geldi. 16 il katıldı yarışmaya en çok ödülü Kayseri kaptı. Yerel medya mensuplarını buluşturan bu harika program için Erdemli Belediyesi personellerine ve Başkan Mükerrem Tollu’ya teşekkürlerimi iletiyorum. Tabi bizim Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Metin Kösedağ’a teşekkür etmeden geçemeyeceğim, onunda katkıları çoktur. Tüm ekip arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum güzel bir program oldu. Kayseri’yi hakkıyla temsil ettiğimizi düşünüyorum.
Programlardan fırsat buldukça denizi izleme, dinlenme şansı yakaladık. Ben denizi izlemeyi inanılmaz seviyorum bıraksalar saatlerce hatta günlerce bıkmadan usanmadan denizin gökyüzü ile buluşmasını izleyebilirim. Mersin’e her gittiğimde bambaşka dünyalara dalarım. Bende farklı bir yeri vardır. Kafamı gökyüzüne çevirdiğimde bulutlar ve uçsuz bucaksız deniz, ayaklarıma vuran deniz dalgalarının, köpük köpük taşlara ahenkle dokunması müthiş… İşte o anda yaşadığım her şeyi nerede olduğumu kısa süre de olsa unutuveriyorum. Tek kelime ile huzuru buluyorum. Denizde, ördekli şişme simidini almış oynayan minik kız çocuklarının kahkahası… Ve o küçük kız çocuğunun, babasının elinden pırtıp denize koşması. Bu kez yoklardı ama birde ‘foto, foto’ diye denizin içinde dolaşan bu güzel anlarınızı ölümsüzleştirmek isteyen fotoğrafçılar var.
Ah, köpük köpük deniz seni anlatmak bile ne hoş…
Unutuyordum neredeyse, birde şırdan yedim ilk kez Mersin’de. Adana’ya özgü bir yemek olsa da Mersin’de yakın olması sebebiyle orada olduğu kadar güzel şırdan yiyebilirsiniz. Ben ilk kez tattım ve herkese tavsiye edebilirim. Mutlaka tatmalısınız…