Eski bayramlarda, hazırlıklar, tatlı bir telaşla günler öncesinden başlardı. Evlerde bayram temizlikleri yapılır, halılardan perdelere her şey yıkanırdı.İkram edilecek ”bayramın tadı” tatlılar, pastahaneden hazır alınmaz, sini sini baklavalar ve börekler ile yaprak sarmaları, kayısı ve erik hoşafları evde hazırlanırdı. Bayramda geniş aile sofraları kurulurdu.Küskünlüklere son verilir, dargınlar barıştırılırdı. Ziyaret edilemeyen yakınların bayramı telefonla ya da mesajla değil, içine birkaç fotoğraf konulmuş kartpostallar gönderilerek kutlanırdı. Bayram sabahı erkenden sevinçle, coşkuyla kalkılır, yeni elbiseler, ayakkabılar giyilirdi. Eskiden çocuklar yeni bir giysi ya da oyuncak istediğinde ”Bayrama az kaldı” denirdi, şimdiki gibi çocuklar ne isterse hemen alınmazdı. Belki de bu yüzden bayramlıklar daha bir kıymetliydi. Erkek çocuklar babalarıyla, dedeleriyle bayram namazına giderdi. Sabah erkenden kalkılan ama uykuyu alamamış bile olsa hiç ”mızmızlanmadan” gidilen bayram namazları sonrası tüm aile büyükten küçüğe sırayla bayramlaşır, hediyeler, harçlıklar verilir, ardından özenle hazırlanmış kahvaltı sofrasına oturulurdu.
Kahvaltıdan sonra hemen sokağa çıkılırdı. Kapı kapı bütün komşular, akrabalar, nineler, dedeler ziyaret edilir, elleri öpülür, gönülleri hoş edilirdi. Büyükler de çocuklara harçlık, şeker, mendil verirdi. Hatta bol harçlık veren komşu, diğer cocuklara haber verilir, bayram boyunca o komşunun zili hiç susmazdı. Ama artık bu geleneklerimiz yok olmaya yüz tuttu. İnsanlar eskiden olduğu gibi çocuklarını gönül rahatlığı ile insanların kapısına şeker toplamaya gönderemiyor. Özellikle büyük kentlerde yaşayan çocuklar, mahallede kapı kapı dolaşıp bayramlaşmak, topladıkları harçlıklarla aldıkları oyuncaklarla hep birlikte oynamak yerine, ne yazık ki bayramı bilgisayar başında ve televizyon karşısında geçirip, bu söylediğim şeylerin tadını hiç bir zaman anlayamayacaklar.
Günümüzde, özellikle de yoğun iş temposu nedeniyle bayramlar tatil ya da dinlenme fırsatı olarak değerlendiriliyor. İnsanların hısım akraba ziyaretleri yapmak yerine tatile çıkması ve bu yüzden de el öpenlerin azalması sonucu büyüklerin bayramları daha bir buruk geçiyor. Yeni alınan gıcır gıcır bayramlıklar, çocuklarda eski heyecanı yaratmıyor, çünkü günümüzde çocukların her istediği anne babalar tarafından zaten sürekli alınıyor.
Büyümek küçülmek demekmiş. Şimdi anlıyorum o cümlenin değerini. Ben de “Nerede o eski bayramlar” demeye başladım bile. Şimdi bayram; plajdan Instagrama fotoğraf yüklemek, Twitter ve Facebook’a şeker fotoğrafı koyarak “Şeker tadında bayramlar” yazmak, toplu mesajlarla bayram kutlamak; ki tatile denk geldiyse o bile artık zulh geliyor; kısacası bayramlar tatil demek! Zamanın ruhu böyle bir şey... Ben yine de unutmadan söyleyeyim, çocuklarınızın bayramın ne olduğunu öğrendiği, büyüklerinizle vakit geçirmeye özen gösterdiğiniz, aile ilişkilerini kuvvetlendirdiğiniz ve bol bol şeker yediğiniz mutlu bir bayram diliyorum hepinize. İyi bayramlar!