Türkiye 18 Şubat 1952 tarihinde NATO’ya resmen katılarak bu ittifakın en önemli üyelerinden biri oldu. Türkiye’nin NATO üyeliğinin tek amacı askeri değil beraberinde ekonomik, jeopolitik açıdan da çok derin bir strateji barındırıyor. Türkiye 3 kıtanın tam ortasında bulunması sebebiyle NATO’nun doğu sınırını güvence altına alırken, Karadeniz, Orta Doğu ve Balkanlar gibi kritik bölgelerde istikrarın korunmasına destek oluyor.
Türkiye’nin NATO’ya üyeliği
Türkiye NATO'ya üyelik için ilk resmi girişimini 1950 yılında Demokrat Parti ve Adnan Menderes iktidarında yaptı. Kore'de ABD'nin işgal girişimine destek vermek üzere 5 binden fazla asker Adnan Menderes hükümeti tarafından Kore'ye gönderildi. Türkiye'nin NATO üyeliği, hem ulusal güvenliğini artırdı hem de Batı ile siyasi ve askeri işbirliğini güçlendirdi.
Kore'ye gönderilen Türk askerlerinden 741'i hayatını kaybetti, 2 binden fazla asker yaralandı. Türkiye ABD çıkarları için verdiği bu kayıpların ardından 18 Şubat 1952'de resmen NATO'ya üye oldu.
Erdoğan'ın "demokrasi kahramanlarından" olan Adnan Menderes, askerlerin kanıyla Sovyetler Birliği'ne ve Kore halkına karşı atılan bu adımı şu sözlerle savundu:
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Kore’ye askeri kıta gönderme kararını verdiği zaman başta Birleşik Amerika Devleti olmak üzere diğer bâzı üye devletlerin kuvvetleri Kore’de mütecavizlere karşı fiilen harekâta çoktan başlamış bulunuyorlardı. Görülüyor ki Hükümetimiz, bahis konusu kararını verirken kendisiyle ayni durumda bulunan ve Birleşmiş Milletler Teşekkülüne karşı ayni mükellefiyetlerle bağlı olan diğer üye devletlerin hukuki anlayışlarına ve bu anlayışa dayanan hareket ve tedbirlerine imtisal ve iştirak etmiş ve Devletimizin her devirde farik vasfını teşkil eden ahde sadakat “Ahde sadakat” vasfını bir kere daha belirtmekten başka birşey yapmış değildir.
Menderes, kararın asil bir karar olduğunu, bin defa daha bu konuda toplanılsa yine aynı kararı alacaklarını açıkladı.
Sonuçta Menderes istediğini aldı: 741 asker hayatını kaybetti, 2 binden fazla asker yaralandı, Türkiye'nin birçok noktasına NATO üsleri inşa edildi, NATO desteğiyle ülkede solcu avına çıkıldı, NATO desteğiyle yapılan darbelerde ülkenin solcuları hedef alındı.
NATO’ya üye ülkeler arasında en güçlü kara ordusuna sahip olma özelliği taşıyan Türkiye NATO için çok önemli bir yer teşkil ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri NATO’nun her çalışma alanında aktif rol üstleniyor.
Türkiye son yıllarda savunma sanayiinde büyük atılımlar gerçekleştirmesiyle, yerli ve milli savunma teknolojileriyle NATO’nun savunma altyapısına katkıda buluyor.
Terörle Mücadele
Türkiye, terörle mücadelede ön saflarda yer alıyor. NATO’nun güvenlik konseptinde öncelikli tehditlerden biri olarak kabul edilen terörizmle mücadelede Türkiye, sınır güvenliği, istihbarat paylaşımı ve lojistik destek sağlıyor.
2024 yılı itibarıyla NATO, Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu’daki gerilimler ve siber saldırılar gibi pek çok sınamayla karşı karşıya. Türkiye ise, bu dinamik ortamda diplomatik köprü görevi üstleniyor. Ukrayna krizinde hem NATO'nun politikalarını destekleyen hem de arabuluculuk girişimlerinde bulunan Türkiye, barış ve istikrar adına kritik bir denge unsuru olmaya devam ediyor.
Türkiye, NATO’nun 2025 sonrasında izleyeceği yeni güvenlik stratejilerinde de merkezi bir aktör olacağı bekleniyor. Enerji güvenliği, siber tehditler ve hibrit savaşlar gibi yeni nesil tehditlere karşı NATO ile tam uyumlu politikalar geliştiren Türkiye, İttifak içindeki ağırlığını artırmayı hedefliyor.
Sonuç olarak, 4 Nisan NATO Günü, Türkiye'nin NATO içindeki rolünü ve katkılarını bir kez daha hatırlamak için önemli bir gün. Türkiye, NATO’da sadece bir üye değil, aynı zamanda ittifakın güvenlik mimarisinin temel taşlarından birisi olma özelliği taşıyor. Hem bölgesel hem de küresel düzeyde barış ve istikrar için Türkiye’nin NATO’daki yerinin, önümüzdeki yıllarda daha da güçlenerek devam edeceği görülüyor.
