Kadınlar neredeyse her zaman erkeklerin iktidarında ezilmeye mahkum oldu. Erkek egemen toplumda ezilip büzülen kadın 8 Martta sizden merhamet bekledi… Öyle mi? Aslında bir milattır 8 Mart. Çünkü kadınların örgütlü mücadelesinin, birleşe birleşe kazandığının ve böyle kazanmaya devam edeceğinin kılavuzudur. Kadınların gücünden korkan erkek egemen iktidarlar şimdi de kadınların bir gününü elinden almak istiyor… Bu günü biz kazandık, siz bahşetmediniz ki elimizden almaya çalışıyorsunuz. Sevginin bir güne sığdırılmasından ve gelenekselleştirilmesinden yana değilim ama bu nasırlı ellerle kazanılan günün diğer günlerden ayrıştırılması lazım. Kadın sorularının artık masaya yatırılması değil o masadan kökten kaldırılması gereken bir gündür. Çünkü artık sabrımız kalmadı. Ataerkil toplum yapısında ezilen kadının ne kadar güçlü olduğunun hatırlatılması lazım.
Gelmişsiz 2016 yılına hala kadının toplumdaki yerini tartışıyoruz. Bu ideoloji içerisinde, dört duvar arasında boğulan kadını, mutfak, salon, banyo arasında sıkışıp kalan kadını çekip çıkarmak için artık elimizi taşın altına koymalıyız. Kadın Kuma olmayı kabul etmediği için, sofrada yoğurt olmadığı için, sevmediği için, gelmediği için, gitmediği için ve yaptığı yapmadığı hiçbir şey için ölmeyi, dayak yemeyi hak etmedi.
Sizinle paylaşmam elzem olan bir olay yaşadım. Biraz sonra yazacağım diyalogu bir kadınla yaşadım. ‘Kadınlar aslında ölmeyi hak ediyor’ dedi. Ben konuşmuyordum o sırada muhabbete dâhil değildim ve çalışıyordum şaşkınlıkla döndüm. Duyduğum cümleyle beynimden vurulmuşa döndüm. ‘çok şaşırdım ne diyeceğimi bilmiyorum. Nasıl böyle düşünebilirsin? Sen kadınsın bir de’ dedim. Bana, kadınların erkekleri ayarttığını, kadınların erkeklerden fena olduğunu vs. vs. saydı ve ekledi ‘ölmeyi hak ediyorlar’… Daha çok şaşırdım. Ona ‘hiç bir suçun cezası ölüm değildir’ desem de anlatamadım. ‘kocanı bir kadınla yakalasan kadını öldürmez misin?’ dedi. Tekrarladım, ‘hiçbir suçun cezası ölüm değildir’. Evet, şaşırmayın bu cümleleri kuran bir kadın. Bu cümleleri bir kadından duymak beni ne kadar üzdü anlatamam. İşte bazen anlatamıyorsunuz, anlamıyorlardır belkide… Bu konuşmalar geçerken bir erkek olmasına rağmen benim söylediklerime destek veren açıklamalar yapan mesai arkadaşım Şeref’e de teşekkür ediyorum. Bir erkek olarak aslında o kadının söylemesi gerekenleri söyledi.
Kadına en çok da bir kadın yardım edebilir. Çünkü onu en iyi anlayabilecek ancak hemcinsidir. Çünkü bir erkek hiçbir zaman korkarak sokaklarda yürümemiştir, hiçbir zaman korkarak arkasına bakarak eve gitmemiştir, hiçbir zaman kıyafetini ‘acaba bakarlar mı, acaba laf atarlar mı’ diyerek yüz kere düşünerek giymemiştir, evde yalnızken içi ürpermemiştir, hiçbir zaman kimse onlara sen sus, sen anlamazsın dememiştir, hiçbir zaman saçı uzun aklı kısa dememiştir kimse onlara, hiçbir zaman otobüste bacaklarını açarak oturan biri yüzden yer değiştirmek zorunda kalmamıştır, hiçbir zaman otobüste tek kalıp kalmadığını kontrol edip eve uzakta olsa son kişi inerken onla beraber inmemiştir, otobüste kalabalıksa arkasında önünde kadın olmasına dikkat etmemiştir. Daha çok sayabilirim… Bu yüzden bir kadını en çok kadın anlayabilir. Kadınlara en çok kadınlar destek olacak toplumdaki erkek egemen iktidarı yıkacaktır.