Toplantıda konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, “Firmalar son dönemde finansmana erişim zorluğu yaşıyor” dedi.
KTO Konferans Salonu’nda düzenlenen meclis toplantısına Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri ve oda üyeleri katıldı.
Firmaların son zamanlarda finansmana erişimde sıkıntı yaşadıklarını söyleyen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, "Reel sektör firmalarımız son dönemde finansmana erişimde büyük zorluklar yaşıyor. Özellikle KOBİ kredilerinin reel olarak artmaması, zincirleme etkiyle ülkenin ve sektörlerin tamamına olumsuz yansıyor. Büyümenin bereketi her kesime yansısın istiyorsak, KOBİ'lerimize destek vermeli, uygun finansman imkanlarına ulaşmalarını sağlamalıyız. Bu süreçte kamu bankalarımız ihracat ve yatırımın finansmanıyla ticari kredilerde büyük bir rol üstlendi. Zorlukları aşmak ve sürdürülebilir büyüme hedeflerimiz için özel bankalarımızın da artık yatırıma, istihdama, üretime, ihracata ve KOBİ’lerimize ciddi anlamda katkı sağlamaları bu dönemde büyük önem arz etmekte. İş dünyası olarak her şeyden önce öngörülebilirlik istiyor, geleceğe dair yol haritası bekliyoruz. İş planları yapmak ve güven içinde ilerlemek üzere, kamu idaremizin hazırlayacağı orta ve uzun vadeli planların gayet önemli olduğunu düşünüyoruz. Dengeli ve kapsayıcı büyüme için makroekonomide istikrar ve güven sağlanmalı. Yapısal reformlara ilişkin somut bir yol haritası ortaya konulması lazım. Yeni ekonomi yönetiminin bu yönde hareket ederek, para politikasında başlattığı normalleşme adımları memnuniyet vericidir ve devam etmelidir.
Bildiğiniz gibi, enflasyon hem ülke ekonomisinin hem de iş dünyasının önünü görülebilmesi açısından önemli bir parametre. Enflasyonun tek haneye düşürülmesi üretim kademelerinden, uluslararası güvenirliliğimize, sosyal yaşamın devamlılığına kadar hayatın her alanında önem arz etmektedir ve bu dönemde ciddi bir engel olarak karşımızda duruyor. Karar alma süreçlerimizi zorlaştırıyor, kaynakların rasyonel alanlara yönlendirilmesini engelliyor. Temennimiz bu yükselen ivmenin 2024 yılı ikinci yarısı itibariyle düşmeye başlaması ve bu yönde alınan aksiyonların hızlandırılmasıdır. Bu süreçten çıkabilmek adına hepimizin beklentisi, enflasyonun düşmesiyle üretim kapasitesinin artması ve yatırım canlanmasıdır. Ülke ekonomisinin içinden geçtiği bu zorlu süreç hem işveren ve hem çalışan kesim açısından değerlendirildiğinde; üst gelir ve alt gelir arasındaki makasın giderek açıldığı bir gerçek olmakla birlikte işveren artan maliyetler ve asgari ücret yükü altında zor bir dönemden geçiyor. Aynı şekilde çalışan kesimin de mağduriyeti söz konusu. İşverene yük olan asgari ücret, çalışanların yaşam standartlarını koruması anlamında ise asla yeterli görünmüyor. Enflasyon ile mücadelenin tüm araçları ile devam etmesi büyük önem arz etmektedir. Enflasyonla topyekun mücadele etmeliyiz" dedi.
“Enflasyon muhasebesi işletmeler için zorunluluk halini almıştır”
Başkan Gülsoy, enflasyon muhasebesinin yürürlüğe girmemesi halinde sıkıntılar yaşanacağını ve işletmeler için zorunluluk halini aldığını söyleyerek, "Bir diğer konu ise Enflasyon muhasebesi. Yüksek Enflasyon nedeniyle şirketlerin mali tabloları doğru analiz edilemiyor, finansal potansiyelleri reel olarak hesaplanamıyor. Bu da işletmelerin denge ve düzenini bozmuştur. Bilançolara yansıyan rakamların, kar veya zararın ne kadarı enflasyon kaynaklı, ne kadarı reel tam olarak bilenemiyor. İşletme sermayeleri de hızla eriyor. Üreten, katma değer yaratan, istihdam sağlayan ve ihracat yapanlar cezalandırılıyor. Gerçek olmayan kağıt üzerindeki fiktif karların mutlaka enflasyondan arındırılması gerekiyor Eğer enflasyon muhasebesi yürürlüğe girmez ise ciddi anlamda finansal erime ve satın alma gücü düşen bir reel sektör gerçeği ile karşı karşıya kalacağız. Bu sebeple işletmeler için enflasyon muhasebesi zorunluluk halini almıştır. Hem çalışma barışının korunması hem de haksız rekabetin ortadan kaldırılması ve kayıt dışı ile mücadele çerçevesinde enflasyon muhasebesinin ertelenmeden yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Gerçekte kazanmadığı para üzerinden vergisini ödemek zorunda kalan girişimciler zayıflıyor. Bu da ister istemez kayıt dışılığa yönelimi artırıyor. İhtiyaç olan işletme sermayelerinin erimesine sebep oluyor. Örneğin 1 milyon lira sermayesi olan insanlar, 5 ton hammadde alıyorsa şimdi 3 tona düştü. Elimizdeki 3 ton bedeli 5 milyon etsek bile bu bir kar değildir. Bu kazanılmayan paranın enflasyonda erimesidir. Enflasyon muhasebesi yürürlüğü girmez ise kayıt dışılık artar. Kayıt dışılığı önlemek için faiz, enflasyon ve kur sac ayağını rasyonel zemine oturtmalıyız" ifadelerini kullandı.
“Alışverişlerde yerel esnafı tercih edelim”
Yakında okulların açılacağını ve vatandaşların tercihlerini yerel esnaflardan yana kullanması gerektiğini söyleyen Gülsoy, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Malum 2023-2024 eğitim-öğretim yılı 11 Eylül 2023 Pazartesi tarihinde başlayacak. Yerel işletmelerimize sahip çıkalım. Alışverişlerimizde lütfen yerel işletmelerimizi tercih edelim. Yükümüzü çeken sektörlerden alışveriş yapalım. Ekmeği bile fırıncıdan alın. Önce kentimiz sonra ülkemiz kazansın. Sezonluk çeşit düzerek yıllardır o işin kahrını çeken sektörlere destek olmalıyız. Yeni eğitim-öğretim yılının da şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Tüm öğrenci ve öğretmenlerimize başarı dileklerimi iletiyorum. Gurbetçilerimize de değinmek istiyorum. Ticaretimize müthiş katkıları var. Bu yıl gurbetçi bereketi yaşadık. Anavatanlarına gelen gurbetçilerimizin A’dan Z’ye her sektöre faydaları var. Çarşı pazarımız da oldukça hareketliydi. Esnafımıza büyük fayda sağlayıp can suyu oldular. Kısacası bunca sıkıntının arasında gurbetçilerimizle birlikte esnafımızın da yüzü güldü. 9’ncu ayın sonuna kadar inşallah bu hareketlilik sürer diye bekliyoruz. Sıla-i Rahim yapan gurbetçilerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kazasız, belasız gidip gelmelerini rabbim nasip eylesin."