574 GÜN ÖNCE BAŞLADI
574 gün önce, 1 Kasım 2016’da başlayan 68 sanıklı davanın 26 Ekim 2017'de görüldüğü celsesinde mahkeme heyeti Boydak'ların diğer 5 şirketine de hisse büyüklükleri nedeniyle kayyum atanmasına, olaylara göre bazı sanıkların dosyalarının tefrik edilerek bu dosyadan ayrılmasına karar vererek 14 sanıklı duruşmayı 6 Şubat 2018'e ertelemişti. 6 Şubat’ta görülen davada 14 sanıktan 5’inin bu dosyadan tefrik edilmesine ve Boydakların olduğu 9 sanıklı davanın 7. celsesinde 13 Nisan'a ertelenmesine karar vermişti. 13 Nisan’da görülen davada savcılık mütalaasını celse arasını vermiş, duruşma 28 Mayıs’a ertelenmişti.
8. CELSEDE ÜÇÜNCÜ GÜN
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 28 Mayıs’ta başlayan ve üç gündür süren davaya tutuklu sanık Hacı Boydak Sincan Kapalı Cezaevi’nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile hazır edilirken, tutuklu sanıklar Memduh Boydak, Şükrü Boydak ile tutuksuz sanıklar Mustafa Boydak, Erol Boydak, Bekir Boydak, İlyas Boydak, Murat Bozdağ ve Halit Bayhan duruşma salonunda hazır bulundu.
Dün gün boyu savunma yapan tutuklu sanık Memduh Boydak, yarım kalan savunmasını tamamladı. 817 gündür tutuklu olan Memduh Boydak, “Bizim başka vatanımız yok, kırgın da olsam devletime, adalete halen güveniyorum. Suçlanmamın ana üssü olarak Melikşah Üniversitesi mütevelli heyeti yönetiminde olmamdır. Mütevelli heyeti için kimse bana talimat vermedi, ailem ile görüştüm, bizden birisini istedikleri söylenince ben de kabul ettim. ‘Keşke yapmasaydım’ diyorum. Üniversitede yasa dışı bir faaliyet yapılmasından kesinlikle haberim yok, bir takım alçaklar başka bir şey yaptıysa buradan lanetliyorum. Firari olan, bizi sıkıntıya sokan alçak Sıtkı Baş, heyetin kuruluş aşamasında yoktu. Firari kaçak İlhan Miraboğlu ‘iyi insan’ diyerek verilen onay ile sonradan heyete girdi. Bilgim dışında üniversitede dümenler döndüyse beni de kandırarak yapmışlardır, en büyük mağdur benim, keşke kabul etmeseydim” diye konuştu.
Boydak Vakfı ile ilgili de konuşan Boydak, savunmasında şunları söyledi: “Bu ülkede hiçbir iyilik cezasız kalmıyormuş, bir kez daha anladık. 4 Mart 2016’dan beri tutukluyum. Adaletin geç de olsa tecellisine inanıyorum. Kurucusu olduğum Boydak Vakfı’nda yönetici olmaktan pişman değilim. Hayır ve hasenat işleri için kurulmuş vakıftı. Tüm Kayseri ve Türkiye biliyor ki Boydak ailesi kendisinden yardım isteyen hiç kimseyi geri çevirmemiştir. Bu vakfın anamızın ak sütü gibi temiz olduğu bir gün ortaya çıkacaktır. Anlattıklarımın hepsi harfiyen doğrudur. Hisselerimizin müsaderesinin istenilmesi en kibar tabir ile hukuksuzluktur. MASAK raporlarına imza atan 3 kişi ile yargı önünde hesaplaşacağım, unutmayacağım. Bana inanın demiyorum, maddi gerçeği ortaya çıkarıp öyle karar verin. Daha AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’in kapısına vurduğumuzu göremezsiniz. Sessizce yargımızın maddi gerçeğe ulaşmasını bekliyoruz. 2 gün sabrınızı sınadım, savcılığa ve heyetinize haddimi aşacak eleştiriler yaptıysam affola. Beraatımı ve tahliyemi, müsadere talebinin reddini ve mal varlıklarımdaki tedbirlerin kaldırılmasını istiyorum.”
Mahkeme başkanının, üniversitede firari Sıtkı Baş’ın herhangi bir şekilde durumundan şüphelenip, şüphelenmediği ve FETÖ il imamı olarak bilip bilmediğinin sorulması üzerine Boydak, “Ben Sıtkı Baş’ı Battalgazi Okulları’nın genel müdürü olarak tanıdım. Cemaat il imamı olduğu duyumları geliyordu. Terör örgütünün il yönetici, imamı olduğunu bilmiyordum. Hatta ben bu şahsa adının imam olarak geçtiğini söyleyip, ayrılması telkininde bulundum. O sırada alçaklık yaptıysa bilmem, kaçmış ki bir takım şeyler yapmış ama ben kaçmadım, buradayım” diye cevap verdi.
Sıtkı Baş’tan sonra il imamı olarak atanan Mücahit Şimşek’i tanıyıp tanımadığı sorulan Boydak, tanımadığını söyledi. Şahsın fotoğrafı gösterilince, Boydak, “Birkaç kez üniversitede karşılaştım. İsmi Mücahit değildi, farklı bir ismi vardı. Kim olduğunu sorduğumda, eğitim danışmanlığı için önerildiğini söylediler, ben de ihtiyaç olmadığını söyleyerek gönderdim” dedi.
