Mersin’den arkadaşım Pınar geçtiğimiz gün bana mesaj yazmış, “Şeydacığım senin bu konuyu dile getirmeni istiyorum. Köşende yer verirsen sevinirim” diyerek Cansel’in fotoğrafını yollamış. Okuduğumda ve fotoğrafı gördüğümde ‘yazarım’ dedim, sonrada ‘ben yazarım silerler, susarlar’ dedim. Çünkü Cansel ‘susmaktan’ öldü. Susmaktan öldürüldü Cansel. 

Ey vicdanı kurumuş okul… Bu kız size anlattığında yahut duyulduğunda okulun adını düşündünüz de bu kızın psikolojisini hesaba katamadınız mı? Klasik olacak ama sizin acaba kızınız yok mu? Nasıl düşünmezsiniz empati yapmazsınız? Yazıklar olsun size…

Şimdi ben hepiniz adına çok utanıyorum. Ve ben Cansel’den onun için yapamadığım her şey için özür diliyorum. 

Aklı uçkurunda olan pis yaratıklar! Sizlere verilecek her türlü ceza az… Yazmak istediğim o kadar yaratıcı cümleler var ki senin gibi bir yaratık için ama tutuyorum kalemimi.

Canselim sahip çıkamadılar sana. Yalnız bıraktılar seni kim bilir neler düşündün neler kurdun kafanda başa çıkamadın tek başına…

Bir de ‘el alem ne der’ciler var ya hani onlarda Cansel’in katili. Belki de korktu duyulduğunda muhtemel yapılacak dedikodulardan korktu. Hiç biriyle mücadele edemedi. Cansel’in hayallerini çaldınız el birliğiyle… Şimdi bizi izliyor Cansel… Ah be Cansel sahip çıkamadık sana. Cansel’im susanlar, el alem  ne derciler, hayallerini çalanlar senin katilin… 

YETER ARTIK YETER…