Bu tarifsiz bir duygu… İstanbul’da olan polis arkadaşlarımı aradım. Önce birinin whatsap hesabına baktım çevrim içi olduğunu görünce sevindim. Yazdım hemen, ‘iyiyim’ dedi. Sevindim o mesajı görünce. Berbat bir şey bu… Sonra diğer arkadaşımı aradım. Kalbim ağzımdaydı ararken… Açmadı ve mesaj yolladı, ‘İyiyim merak etme. Yaralı arkadaşlarıma yardım ediyorum.’ Bu mesaja sevinir misiniz üzülür müsünüz?
Nasıl bir hal aldık yahu? Tesadüfen mi yaşıyoruz? Yakınlarımı arayıp iyi olup olmadıklarını sormak istemiyorum. Onların iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
Sonra başka şehirlerde de olsa tüm polis arkadaşlarımı aradım. Biliyordum çünkü hepsi iyi olsalar da iyi değiller. Şırnak’ta polis olan arkadaşımı aradım. Uzun uzun konuştuk. Onu sevdiğimizi bilsin istedim. Sonra Kayseri’de polis olan kız arkadaşımı aradım, ‘Bugün seni görmek istiyorum. Sana sarılmak istiyorum. İyi olduğunu hissetmek istiyorum’ dedim. Bu sanki ‘Ben varım sizi çok seviyorum. Bu yüzden kendinize dikkat etmeniz gerekiyor’ demek gibi… Ya da, ‘İyi olduğunuza inanmak istiyorum. Orada olsanız da olmasanız da, sizi görmek istiyorum’ demek de olabilir.
Bunların üzerine yaralı polislerimiz ile ilgili bir haber gördüm. Kayserili yaralı biri olduğu yazıyordu… İsme baktım, fotoğrafa baktım benim lise yıllarında aynı dershaneye gittiğim Okan Daştan… Okan ile görüşmüyorduk, hemen nereden ulaşabilirim diye baktım. Haberi yapan arkadaşımı aradım. Sosyal medyadan ulaşmış. Bende baktım mesaj yolladım. Kendimi çok kötü hissettim. Umarım o iyidir. Lisede derste geçirdiğimiz zamanlar aklıma geldi. Polis olduğunu bilmiyordum. Sanırım tarih okuyordu yanlış hatırlamıyorsam. Demek ki atanamadı ve polis oldu… Okan’a ulaşabilirsem ve onunla konuşabilirsem sizlerle durumunu paylaşırım.
Bitsin artık bu kanlı savaş… 10 yaşlarında bir çocuk, ‘Götürmesinler ağabeyimi, nereye götürüyorlar?’ demesin. Kimse yetim kalmasın artık, kimse yavrusunu toprağa göndermesin, gözü yaşlı eşler kalmasın arkada, çocuklar babalarını fotoğraflardan hatırlamasın… Yetmez mi be! Daha ne istiyorsunuz?