İngiliz edebiyatının sevilen ismi Matt Haig’in 2020’de yayımlanan romanı “Gece Yarısı Kütüphanesi” (The Midnight Library), kısa sürede dünya çapında bir fenomene dönüştü. 42 dile çevrilen ve 2020 Goodreads Okur Ödülleri’nde “Yılın En İyi Romanı” seçilen bu eser, okurları hayatın anlamını sorgulamaya davet ediyor. Nora Seed’in yaşamla ölüm arasındaki fantastik yolculuğu, hem duygusal hem de felsefi derinliğiyle dikkat çekiyor. Kitap, yayımlanmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, halen çok satanlar listelerinde yer alıyor. Haig’in bu eseri, büyülü gerçekçilikle modern hayatın kırılganlığını harmanlayarak, her okurun kendinden bir parça bulabileceği bir hikaye sunuyor. Okurların kitap hakkında geri dönütleri ise eserin evrensel etkisini gözler önüne seriyor.
Matt Haig Kimdir?
Matt Haig, 3 Temmuz 1975’te İngiltere’nin Sheffield kentinde doğdu. Hull Üniversitesi’nde İngilizce ve Tarih eğitimi alan yazar, kariyerine gazetecilikle başladı ancak asıl ününü romanlarıyla kazandı. Depresyon ve anksiyete ile mücadelesini samimiyetle paylaştığı “Yaşama Tutunmak İçin Nedenler” adlı anı kitabı, Sunday Times çok satanlar listesinde 46 hafta kalarak milyonlara ulaştı. Haig’in eserleri, insan ruhunun karmaşıklığını ve hayata tutunma çabasını işlerken, okuyuculara umut aşılamayı başarıyor. “Gece Yarısı Kütüphanesi” bu yaklaşımın zirvesi olarak görülse de yazarın diğer eserleri de dikkat çekiyor. Örneğin, “Zamanı Durdurmanın Yolları” (How to Stop Time), zamanın akışında kaybolan bir adamın hikayesini anlatırken, “İnsanlar” (The Humans) ise insan doğasını bir uzaylının gözünden ele alıyor. Çocuklar için yazdığı “Noel Adında Bir Çocuk” (A Boy Called Christmas) ise büyülü bir macera sunarak geniş bir okur kitlesine hitap ediyor. Haig’in sade ama çarpıcı üslubu, bütün eserlerini unutulmaz kılıyor.
Nora’nın Yolculuğu:
“Gece Yarısı Kütüphanesi”, Nora Seed adında, hayatından umudunu yitirmiş genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Pişmanlıklarla boğuşan Nora, bir gece intihar etmeye karar verir ancak ölmek yerine kendini gizemli bir kütüphanede bulur. Bu kütüphane, yaşamla ölüm arasındaki bir geçiş alanıdır ve sonsuz sayıda kitapla doludur. Her kitap, Nora’nın geçmişte farklı bir seçim yapmış olsaydı yaşayabileceği alternatif hayatları temsil eder. Eski okul kütüphanecisi Bayan Elm’in rehberliğinde, Nora bu kitapları açarak farklı gerçekliklere adım atar. Birinde Olimpiyat madalyalı bir yüzücü, diğerinde ünlü bir rock yıldızı, bir başkasında ise sakin bir aile annesi olur. Her deneyim, ona farklı duygular ve dersler sunarken, Nora hangi hayatın gerçekten ona ait olduğunu sorgulamaya başlar. Pişmanlık, umut ve ikinci şans temaları etrafında şekillenen hikaye, “Ya öyle olsaydı?” sorusuyla okuru içine çeker. Haig, Nora’nın içsel dönüşümünü ustalıkla işleyerek hem hüzünlü hem de ilham verici bir anlatım sunuyor. Roman, Nora’nın hayata tutunma isteğini yeniden keşfetmesiyle sona erer.