kirlenmiş değiştir artık dediğini hatırlayınca, başbakanın, milli görüş gömleğini çıkartarak yeni gömlek giymesi de bu süreçte herkese normal geldi. Türkiye’de AKP iktidara geldikten sonra birçok önemli gelişmeler oldu. Yasamada önemli değişiklikler, yargıda önemli değişiklikler, yürütmede önemli değişiklikler…

Bunlar hakkında söz söyleyecek değilim. AKP döneminin en önemli değişikliği yaptığı çeşitli operasyonlardı. O kadar çok operasyon yapıldı ki. İnanın konuyu yakından takip edenlere bile sorsanız ancak 3-5 tanesinin ismini sayabilir. Operasyonlar her dalda oldu. Mafyalar, kaçakçılar, rüşvetçiler, kadın tacirleri, siyasetçiler, askerler…  Bu operasyonlarda çok sayıda suçlu olduğu gibi çok sayıda suçsuz da tutuklanarak ceza evine gönderildi. 

Ülkemizi hepimiz iyi tanıyoruz. Bir kere tutuklama istemi ile mahkemeye sevk edildiniz mi yandınız. Önceden derlerdi ki anam babam diyene kadar 6 ay yatarsınız. Şimdi öyle de değil. Tüm sülalenizi atalarınızı sayacak kadar uzun yatıyorsunuz. Anam,  babam, dayım,…  Bakmışsınız ki 2 sene olmuş. Sonra mahkemeye çıkıyorsunuz. Sen, sen, sen suçsuzsunuz. Pekâlâ bu adamlar 2 sene boyunca neden yattı. Cevap kolay; Kimlik tespiti, evrakların mahkemeye geç gelişi, delillerin toplanamayışı savcının mütalaasını hazırlayamaması vs. Geçtiğimiz sene hükümet tutukluluk sürelerinin kısaltılması ile ilgili çalışmalar yaptı. Fakat etkisini hala göstermiş gibi görünmüyor. 

AKP iktidarı döneminde en dikkat çekici operasyonlar Türk Silahlı Kuvvetlerindeki çeşitli yapılanmalara karşı yapıldı. Yüzlerce üst düzey subay gözaltına alındı. Birçok subayın ifadesi alındı bırakıldı. Eski genelkurmay başkanı dâhil birçok önemli komutanlar da tutuklanarak ceza evlerine konuldu. Tabi bu kadar insanın gerçekleşmemiş bir eylemden dolayı ceza evinde olması toplumun çeşitli kesimleri tarafından sürekli tartışıldı ve sert eleştirilere maruz kaldı. 

AKP hükümeti 28 şubat 1997 süreci ile başlayan ve bugüne kadar süre gelen operasyonların her zaman arkasında oldu. Günümüze gelecek olursak son bir haftada değişik bir söylemle karşılaştık. Bazı bakanlar ve başbakan yeni bir gömlek değiştirerek, askerlerin içerde uzun süredir tutuklu kalmalarına tepki gösterdi. Sanki tutuklu askerlerin yanında gibi açıklamalarda bulundu. Yazımızın başında da dedik ya annemiz bile bize gömleğimizi sık, sık değiştirmemizi söylüyordu. Onun için şaşırmamak gerekir. 

Sadece merakım ne oldu da birden bire askerlerin yargılanmasına ses çıkarmayan gömlek değişti. Üzerimizdeki gömlek nasıl kirlendi. Şimdi muhtemel olabilecek birkaç değişik fikir ve tahminlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Fatih Altaylının Başbakan ile yapmış olduğu mülakatta başbakanın tutuklu askerler ile ilgili söylemiş olduğu sözler bana hiç gerçekçi gelmedi. Eğer başbakan mülakatta söylediği sözlerinde gerçekçi olsaydı, 2013 yılının şubat ayında bu kadar üst düzey komutan terör örgütü üyesi diye cezaevinde olmazdı. Her fırsatta Silahlı Kuvvetler mensuplarının yargılanmaları sırasında, yargılamalardaki usülsüzlük ve yanlışlıklara karşı çıkanlara sert dille cevap verip, hatta mahkemenin savcısıyım diyebilen başbakan, bugün birden bire askerlere üzülen bir konuma nasıl geldi. 

Bakan İsmet Yılmaz, Balyoz davasına dayanak oluşturan ve 2003 yılında oluşturulduğu iddia edilen belgelerdeki yazılımın 2007'de kullanılmaya başlandığını açıkladı. "2003'te 2007 tarihli yazılımı kullanmak mümkün değil" diyen Yılmaz, CD'leri oluşturduğu iddia edilen ADS isimli kullanıcının da TSK'da görev almadığını açıklaması ile ne demek istedi acaba. Yüzlerce tutuklu askeri cezaevlerinden kurtarma çabası nereden çıkmıştı acaba? Bu ve benzeri başka sorularım da var.

Devamı; Çarşamba günü