Salı günü partisinin grup toplantısında konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun.

Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın," diyerek, İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a bir çağrıda bulundu.

Daha önce, terörü bitirmek için yapılan girişimler olmuştu. Açılım süreci bunların içerisinde en çok tartıştığımız teşebbüs oldu. Ardından Oslo görüşmelerinin sızdırılması, Diyarbakır’daki hendek olayları gibi olaylar ortaya çıktı. Açılım süreci, akil adamların yaptıkları toplantılar tamamen boşa gitti. Üstelik bu girişimin yanlışlığını yıllarca tartıştık.

PKK ilk eylemini yaptığından bugüne kırk yıl geçti. Ne terör bitti. Ne terörün bizden aldığı genç yaşta şehit olan gençlerimiz. Çok büyük ekonomik kaynakları terörle mücadeleye harcadık. Ekonomimizdeki en büyük delik terörle mücadeleden kaynaklandı. Siyasetimiz terör örgütünün verdiği zararlardan kendini kurtaramadı. Yaşadığımız sorunlar ortada. Silahlı Kuvvetlerimizin, polisimizin yıllardır canla başla verdiği mücadele de ortada.

Terör sorunumuz bitmezse, gençlerimiz ölmeye devam edecek. Ekonomik problemlerimize bakmaya sıra gelmeyecek. Hem içerden hem dışardan tehdit altında yaşamaya devam edeceğiz.

Çok kısa süre önce TBMM’de İsrail’in ülkemize oluşturması muhtemel tehditlerle ilgili kapalı bir oturum gerçekleşti. İsrail, Gazze’yle birlikte Lübnan’ı bombalamaya başladı. Hizbullah’ı ve Hamas’ı desteklediği için İran’ı vuracağını açıkladı. Yetmezmiş gibi, bir iki gün önce İsrail genel kurmayı, Türkiye’nin Hizbullah’ı desteklediğini açıkladı. Bu açıklama yarın bir gün Türkiye’nin hedef olabileceğini açıkça ortaya koyan bir açıklamaydı.

Böylesi günlerde Devlet Bahçeli’nin PKK’nın silah bırakmasını sağlamak için Öcalan’a yaptığı çağrı çok daha büyük bir anlam taşıyordu. Böyle bir açıklamayı Devlet Bahçeli’den başka yapabilecek bir siyasi var mı? Buna bakmak lazım. Zaten Bahçeli’nin açıklaması tüm siyasetçileri şaşırttı. Kimi çok sert tepki gösterdi. Kimi destekledi. Sonuçta Bahçeli’nin söyledikleri son derece etkili oldu. Bahçeli’nin sözleriyle birlikte şunu da açıkça görmüş olduk.

Ne zaman, Türkiye’nin geleceği ile alakalı umut veren gelişmeler yaşansa, hemen ardından emperyalist ve Siyonist güçler düğmeye basıyor. Yapılan terör saldırısının zamanlaması manidar. Ayrıca saldırının Türkiye’nin havacılık ve uzay sanayisini şaha kaldıran TUSAŞ’a olması, oynanan oyunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Ülkemize saldırı yapan örgütler, zaman zaman değişebilir. Bunlar aşağılık tetikçilerdir. Saldırının arkasındaki, emperyalist ve Siyonist güçler ile ilişkilerin gözden geçirilmesi gerekir.

TUSAŞ’a yapılan PKK saldırısı, Kandil’deki terör baronlarının Türkiye’nin terör sorununu çözmesiyle birlikte kendilerinin sonunu getireceğini açıkça bilmesinin sonucuydu. Zaten PKK çok uzun zamandır kendine ait bir inancı, ideolojiyi savunmak için varlığını sürdürmüyor. Taşeronluk yaparak, kendi menfaatlerini korumaya çalışıyor.

Yapmamız gereken, Türkiye’yi merkeze alarak sağduyulu düşünmek ve birliğimizi beraberliğimizi her şeyin önünde tutmak olacak. Çünkü duygusal tepkiler bir günde boşa çıkabiliyor. Demirel’in dediği gibi siyasette bir gün uzun zaman.