İnsan tercihleriyle yaşar. Bedelini de öder. Onun için atalarımız su testisi su yolunda kırılır demişler.

Fetullah Gülen öldü. Koskoca bir macerayı bu kısacık cümle tamamlıyor. Eğer 17-25 aralık sürecinden birkaç gün önce ölseydi. Milyonlarca kişinin katıldığı bir cenaze töreniyle yolcu edilecekti. Devletin en üst kademeleri en ön safta yer alacaktı. Sevenleri yeri göğü ayağa kaldıracaktı. Gözyaşları sel olup akacaktı. Radyolar, televizyonlar, gazeteler övgüler dizecek ağıtlar yakılacaktı.

Fetullahçılar diyenleri mahkemeye veriyorlardı. Gülen hareketi, hizmet hareketi, cemaat gibi kelimelerle anılıyorlardı. Hocaefendi demeyeni ellerinden gelse dövmek istiyorlardı. Ellerindeki basın gücüyle kendilerini iyilik melekleri gibi gösteriyorlardı. Bunlar göründüğü gibi değil diyenlere kimse kulak asmıyordu.

17-25 aralık bir milat olarak her şeyi değiştirdi. Gülenistler tüm maskelerini indirdiler. Pısırık, dervişane görüntülerini bir yana bıraktılar. Kendilerini gizledikleri şirin, sevimli, gariban maskelerini kaldırıp attılar. Askerin, polisin, siyasetin, ekonominin, eğitimin içine nasıl sızdıklarını açıkça göstermeye başladılar. Alışık olmadığımız bir cesaret geldi bunlara. Kasetlerle yaptıkları operasyonlar, adaleti kullanarak yaptıkları kirli işler, soruları çalarak devlete sızmalar hep ortaya çıktı. 
Gülenciler, yani Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) 15 Temmuz’a kadar olan süreçte, o güne kadar elde ettiği tüm güçle hükümete ve devlete saldırdı. Yıllarca içlerinde taşıdıkları ihaneti iğrenç bir şekilde kustular.

Fetullah Gülen’in ve avanesinin yaptıkları bir yazıya sığmaz. Fetullah Gülen, kırk yıl ince ince kurduğu ihanet şebekesi ifşa olduktan sonra bu milletin gözünde zoraki sahip olduğu muhterem hocaefendilik makamından indi. Yaptığı ihanetlerle, işlediği cinayetlerle aşağılık bir seviyeye indi hemde. 
Bir sürü kehanet vardı. Bir sürü şifre vardı. Güya mehdiydi, güya mesihti. Evlenecekti, çocuğu olacaktı. Tüm dünyaya hakim olacaktı. Bütün kehanetleri çöktü. Bütün davası yerle bir oldu. 

Fetö1

15 Temmuz’da 251 kişi şehit oldu. Yaralılar var. Hepsinin kanı Fetö’nün elinde. Daha kaç kişiyi faili meçhul olacak şekilde öldürdükleri, kaç kişinin hayatını kasetlerle, ya da entrikalarla söndürdükleri belli değil. Hepsinin vebali boynunda. Hesabı Allah’a kaldı.

En garibandan en zengine kadar insanlardan talebe okutuyoruz diye paralar topladılar. Amerika’daki lüks villalarda lüks hayatlar yaşadılar. Hesabı Allah’a kaldı.
Biri ölünce cenaze namazında hakkınızı helal ediyor musunuz diye sorar imam. Haklarını helal etmeyen milyonları geride bırakarak öldü. Peşine takılan saftirikleri, ya da bile bile hainliğe iştirak edenleri peşinden nereye götüreceği belli. Çünkü haklarını helal etmeyenler hem dünyada hem ahirette hesaplaşmayı bekliyor. Merhumu nasıl bilirdiniz diye sorarlar. Çaldığı sorularla devlete sızdırdığı hainler, buradan çaldıklarıyla kaçıp yurtdışında lüks hayatlar kuran takipçileri iyi biliriz diyebilir. Ama milyonlar iyi bilirdik demeyecek. Kötü bilirdik, hainin, hırsızın, katilin biriydi diyecek milyonlar var. 

Eskiler, Allah’tan hüsnü hatime isterler. Yani güzel bir son isterler. Allah son nefeste imandan ayırmasın diye dua ederler. Hepimiz gördük. Şahidiz. İyi bilinmemeyi kendi özellikle seçti. Güzel bir son için zerre kadar çabası olmadı. Allah dediği menfaati içindi, islam dediği bizim bildiğimiz islam değildi. Her türlü kafirle diyalog halinde olmak için özel çaba harcadı. Ölen yahudi çocukaları için gözyaşı döktü. Filistinli çocuklara içi hiç sızlamadı. 
Türk adaletinden kaçtı, Türk milletine ne hesap verdi ne helalleşti. Bakalım ahiretin soruları çalınıyor muymuş? Bakalım cehennemden gizlice kaçıp gidilecek bir Amerikan cenneti var mıymış? Allah geride kalanlarına akıl fikir versin.

Allah akıl fikir versin diye dua ediyoruz. Gerçekten akıllarını devşirip düştükleri durumdan kurtulmalarını istiyoruz. Çünkü Fetö bir terör örgütü olarak yaşamaya devam ediyor. Bağlıları görünür şekilde üzülemeyecek. Gizli gizli ağlayacaklar. Belki ima ile cenaze namazı kılacaklar. Ama o bildiğimiz sinsi, gizli, hain yapı devam edecek. Ayılıp, uyanıp, töbe ettiklerini ilan ettikleri güne kadar ülkemiz için tehlike olmaya devam edecekler. Unutmamamız lazım…