Özince, "Zannediyorum tartışma konusu yapılmak istenen Atatürk hisselerinin Cumhuriyet Halk Partisi tarafından temsil edilişidir. Bu bankanın yalnızca yüzde 28'i ile ilgili bir konu. Yüz binlerce hissedarı olan bir anonim şirkete el konulmasını söylemek mali bir suç teşkil ediyor sanırım” dedi.

Emekliler bu rakamı sevmedi! İşte yeni yılda verilecek en düşük emekli maaşı Emekliler bu rakamı sevmedi! İşte yeni yılda verilecek en düşük emekli maaşı

Özince, Bursa'nın Orhangazi ilçesinde, Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği '2015 yılı ekonomik değerlendirmesi ve 2016 yılı ekonomisinden beklentiler' konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Panel öncesinde basın mensuplarının sorularını cevaplayan Özince, "Ne yazık ki siyasi gündem, iç ve dış siyaset ülkemizin ekonomik gündemini gölgeliyor. Kavgayla, gürültüyle, huzursuzlukla bir yere varılamayacağı kanaatindeyim" diye konuştu.

Döviz kurlarındaki artışı değerlendiren Özince, "Muhakkak, özellikle gelişen piyasaların para birimlerinin Amerikan doları karşısında değer kaybediyor olması önemli bir olumsuzluk. Üstüne gelişen piyasalardan Türkiye dahil ciddi ölçüde sermaye çıkışı oluyor. Gerçi bu sermaye çıkışının çok büyük bir bölümünün sıcak para dediğimiz tarzda sermaye olduğunu düşünebiliriz ama yine de bundan avunacak halimiz yok çünkü ülkemizin güçlü oranlarda büyüyebilmemiz için bizim yerli de, yabancı da sermayeye ihtiyacımız var. Çünkü kur ya da faiz piyasanın sonucudur. Ama TL'nin, özellikle 2015 yılındaki değer kaybının bankacılık sektörüne etkileri oldu. Zaten 2015 yılındaki banka kredilerinden gördüğümüz artışın önemli bir bölümü kurdan kaynaklanıyor ne yazık ki. Ama bu gelişmelerin de Türkiye açısından çok büyük olumsuzluklar oluşturacağını da düşünmüyorum. Döviz kurundaki artışın reel sektörümüzün borçluluğu açısından da büyük bir risk oluşturmadığı, şirket mali bünyelerini bozucu bir etkisi olmadığı sorunlu kredi miktarlarına bakılırsa görülüyor. Ama sonuç itibariyle istikrar, gerek borsamızda, gerek döviz kurunda ani ve sert dalgalanmaların olmadığı bir ortamda sağlanabilir. Bunun içinde en iyi çare uzun vade çözüm açısından ben piyasalarımızın derinleştirilmesi kanaatindeyim" şeklinde konuştu.

“ENSEYİ KARARTMAYIP İŞİMİZE BAKMAK LAZIM”

Ersin Özince, Rusya'daki gelişmelerin sorulması üzerine de, "Dünyadaki gelişmeler özellikle bizim coğrafyamızdaki ülkeler açısından iyi değil. Rusya ile aramızdaki siyasi gerginlik bir tarafa, Rusya'nın ekonomisinde ciddi bir yavaşlama olması bizi zaten etkileyecekti. Tabii ambargo ayrı bir husus. Ama aynı şey Kuzey Afrika ülkeleri dahil Orta Doğu ve Körfez ülkeleri için de söz konusu olacak. Yani bizim civarımızdaki ülkelerin çok büyük bölümü veya varlıklı olanları hammadde ihraç eden ülkeler. Bunlar da daha az kazandıklarına göre daha az harcayacaklar. Bu Türkiye'yi bir miktar etkileyecektir, fakat yine de her zaman söylediğimiz gibi enseyi karartmayıp işimize bakmak lazım" dedi.

"BANKANIN YALNIZCA YÜZDE 28’İ İLE İLGİLİ BİR KONU"

Özince, Cumhurbaşkanı Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut'un İş Bankası'nın bir kamu bankası haline getirilmesi gerektiği şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"İş Bankası’na el konulmasını gerektirecek bir şey olamaz. İş Bankası halka açık bir şirket. Zannediyorum tartışma konusu yapılmak istenen Atatürk hisselerinin Cumhuriyet Halk Partisi tarafından temsil edilişidir. Bu bankanın yalnızca yüzde 28'i ile ilgili bir konu. Yani yüz binlerce hissedarı olan bir anonim şirkete el konulmasını söylemek, eski Sermaye Piyasası Kurulu başkanlarımızdan bir tanesinin ifade ettiği gibi mali bir suç teşkil ediyor sanırım. Tabii ben beyefendinin değerlendirmesi ile ilgili şahsi bir değerlendirme yapmak durumunda değilim. Ama basından aldığımız bilgiler doğrultusunda bu, bir anonim şirketin sadece itibarını değil, hissedarlarının mali konumunu da zedeleyecek tarzda bir şey. Doğru değil. En azından 50 bin İş Bankası çalışanının ve emeklisinin bu bankanın en büyük hissedarı olduğu nazarı dikkate alınmak suretiyle, bu değerlendirme şu bölümle ilgili falan diye yapılsaydı, yine belki sakıncalı olurdu, ama en azından 50 bin çalışanın ve yüz binlerce hissedarın da hukukuna ve böylesine bir ulusal müesseseyi tarafsız olarak götürme çabasına da saygı gösterilmiş olurdu". (İHA)