Gerçi öyle demek doğru değil. İnsanlar her şeyi çok rahat söylüyor. Lakin gazetede haber yapacağız bir de resim alalım deyince; herkes anında rota değiştiriyor.
Vatandaşın bahanelerini köşe yazıma taşıyarak sizlerle paylaşmak istedim. İşte bunlardan birkaç örnek; Sakın ha beni yazmayın, aman adımı kullanmayın, aman resmimin yerine siyah soru işareti koyun, aman ha ben memurum konuştu diye resmi dairemde sıkıntı yaşarım, aman ben esnafım konuşursam yarın dükkânımı maliyeciler basar, aman beni yazmayın konuşursam zabıtalar dükkânımı kapatır, aman beni gazeteye çıkarmayın dost var düşman var, aman beni gazeteye basmayın artist olmuşun derler. Daha aklımıza gelmeyen onlarca cümle.
İnsanlar gazetemize bir konu hakkında fikirlerini söylemek zorunda değil elbette. Ancak şu önemli, bu insanların hepsi konuşuyor röportaj yapıyor. Lakin kendilerini deşifre etmek istemiyor. Bunun bir tek sebebi olabilir oda mahalle baskısı. Toplumu öyle bir korku salmış ki doğruları söylemeye korkar hale gelmişler. Kayda alınmayan röportajda Kayseri’de yüzlerce sorun var. Konuşmalar kayda geçince her şey güllük gülistanlık En büyük Kayseri.
İnsanımızın kendine özgüveni kalmamış. Ta ki zarar kendine gelene kadar. Ne zaman değnek kendine dokundu o zaman kendini TV lere gazetelere atıyor. Derdini anlatmaya çalışıyor. Yaşadığımız yerde sorunlarımızı aşmak istiyorsak daha mutlu yaşamak istiyorsak cesaretli olmak zorundayız. Tepkimizi çekinmeden her platformda dile getirebilmeliyiz.
Dün sabah haberlerinde çok ilginç bir protesto izledim hoşuma gitti. Avrupa ülkelerinin birinde çiftçiler süt fiyatlarının düşüklüğünü protesto etmek için meydanlara inmişler. Polis; protestocuları dağıtmayı başaramayınca, biber gazı sıkıyor. Protestocular ne yaptır dersiniz. Bu satırları yazarken bile hala gülüyorum. Polise yanlarında getirdikleri sütü sıkarak karşılık verdiler.