Bir sendika temsilcisi olarak Türkiye Cumhuriyetinde sendikacılığın nerden nereye geldiği ve olması gereken yerden bahsetmek istedim. “ ….Bir sendikaya üye ol ama üye olduğun sendikanın gerçekten bir faydasını görmek istiyorsan o sendikanın mücadeleci hak arayan haksızlığa tahammülü olmayan bir sendika olmasına dikkat et. Senin hakkını kuruşu kuruşuna savunan senin özlük haklarında zerre kadar kayıp olduğunda kıyameti koparabilen meydanlara inebilen meydanlara inmeyi teşvik edebilen hak verilmez alınır. Sloganıyla hareket eden bir kitlesel hareket olmasına dikkat et. Sendikaların er meydanı, alanlardır. Alanlara ancak yüreği yetenler iner.
Ancak iktidar ne yaptı? Memurların çok sesliliğinden korktuğu için kendisine yakın bir sendika oluşturdu. Üyelerine koltuk dağıtarak diğer sendikalardan üye çalmaya, gücü parçalamaya çalıştı ve doğabilecek çok sesliliği ortadan kaldırmak için çaba sarf etti. Yani menfaat üzerine kurulu bir sistemleri var menfaatleri için hakkı ve hakkaniyeti satıverebiliyorlar.
İnsanlar bir maksada gideceği zaman iki şeye dikkat etmelidirler.
Bir seçtiği maksadın doğruluğuna iki maksadı elde etmek için izlediği yolun doğruluğuna
Eğer iktidara yakın bir sendikaysan görevlendirmen en güzel yere yapılır. Bulunduğun yerin idarecileriyle iyi olursun. İşin görülür.
Tabi ki kişisel çıkarları peşinde koşan insanlar gibi. Ne zaman ki A dan B den yana olmayıp haktan yana olarak haklılığı savunan sendikal faaliyet artar, o zaman sendika sendikalığını yapmış olur.
Yani; Padişahın sofrasında oturup ta susmak zorunda olanlar gibi olmamalıdır. Sendikacılık
Umarım bundan sonra birileri bana adalet hak ve hukuktan bahsetmez tabi kaldıysa
Diyor! bu sendika faaliyetlerine emek veren sendikacı arkadaşımız konuşmasına bütün kamu çalışanı insanların kulak vermesini önermek istiyorum.