İstihbarat birimlerinin tespitlerine göre, PKK kadrolarında yer alan bazı üst düzey isimlerin PYD içinde görev alması, bu birlikteliğin en önemli işareti olarak göze çarpıyor
Washington yönetiminin DEAŞ'a karşı "başarı kazandığı" gerekçesiyle desteklediği PYD'yi, terör örgütü olarak görmediğini resmi olarak seslendirmesi DEAŞ'ın aslında ABD’nin sözde Irak’tan çekilme kararının geçersin olduğunun ispatı. Oluşturduğu ve yaptığı eylemlerle dünyanın korkulu rüyası olan DEAŞ ile hem İslam’a zarar verirken hem de bölgeyi kan gölüne çevirecekti. Eee ne demişler nerede kan ve silah kokusu varsa orada Amerikalılar vardır. Kan ve silahın karşısında olan Türkiye bu bataklığa nasıl girer hesabı yapan stratejik ortağımız değerli Amerika (!) için bulunmaz bir nimet çıktı . PYD bir anda kahraman oldu. DEAŞ hemen devreye girdi. PYD’ye saldırdı. PYD karşılık verince oldu mu size kahraman terörle mücadele eden bir örgüt… Amerikalılar küçük bir ücret karşılığıyla Silahlarla donattılar. PYD desteklerken DEAŞ’ı da es geçmedi. Irak Hava Kuvvetlerine ait uçakların Selahaddin vilayetine bağlı Beyci ilçesindeki petrol rafinerisini savunan Irak askerlerine havadan ulaştırdığı silah ve mühimmat yardımının büyük kısmını yanlışlıkla DAEŞ militanlarına attı. Yersen…
Sanki Öcalan tarafından PKK’nın Suriye örgütlenmesi için 17 Ekim 2003'te Partiye Yekitiya Demoqratik adıyla kurulan başka bir şey...
Öcalan PYD’yi ne amaçla kurdurdu. Aslında incelenmesi gereken bir konuda buydu. Sonu. Olarak PKK’nın Suriye kanadıydı. PKK ve Suriye dostluğu yıllara dayandığı ortada ve devam etmekteydi. Baba Esed de Onun danası olan Beşar Esad’da PKK’ya hep destek verdi. Öcalan neden zarar vermek istesin.. Şöyle ki; PKK lideri Abdullah Öcalan, 25 Aralık 2001'de avukatlarıyla yaptığı görüşmede, "Dört ülke için önermiştim. İran'da demokratik İslam esprisi ile olmalı. PKK, Irak'ta yaşamalı, Güney PKK biçiminde olabilir. Suriye'de Demokratik Birlik Partisi. Artık ayrıntıya girmeyeceğim. Çünkü bunları savunmamda ayrıntılı verdim. Ama esprisi şu: Her ülkenin demokratik birlik amaçlarına bağlı bir partileşme, ittifaklaşma, cepheleşme önerdim. Ülkelerin birliğinin demokratik aracı. Bunları biraz özümsemek gerekiyor" tanımlaması, PYD'nin oluşturulması için önemli bir köşe taşı olarak değerlendirilebilir.
Öcalan, İmralı'da 13 Ağustos 2003'te avukatlarıyla görüşmesinde ise şu tanımlamayı yaptı "...Savunmamda 'Suriye Kürtlerinin Demokratik Partisi' diyordum. Demokratik Birlik Partisi'ni Suriye halkı için de öneriyorum. Bu parti sistemin demokratikleşmesinde öncü rolünü oynar. Suriye Kürtleri demokrasi sürecinde motor gücü oynayabilir. Suriye'nin fazla akılsızlık yapacağını sanmıyorum. Zayıf bir rejim. Beşar'ı fazla zorlamamak lazım. Ancak geri adım atmadan, demokratik çalışmaları derinleştirmek gerekir. Basın dâhil çalışmaları başka bir formülle sürdürebilirler. Suriye Kürtleri demokrasi sürecinde motor gücü oynayabilir."
Suriye'de başlayan iç savaş sonrasında, ülkenin kuzeyinde ve Türkiye sınırına yakın bölgedeki Rojava çevresinde yapılanması bulunan PYD'de, PKK'lı kadroların görev yaptığı daha önce gündeme gelmişti. Ayrıca, TSK'nın hava operasyonları sonrasında güvensiz bölge haline gelen Kandil'in bazı bölgelerindeki kadroların, bu kışı daha güvenli olan Rojava'da geçirmesi de PKK-KCK-PYD birlikteliğinin diğer işareti. Nisan 2002'de gerçekleştirilen KADEK'in 1. Kongresi'nde, Türkiye'nin yanı sıra Irak, İran ve Suriye'de PKK'ya bağlı örgütlenmelerin kurulması kararı alındı. Kararda, "... bir Suriye Demokratik Birlik Hareketi'ni veya partisini ortaya çıkartarak, onu önümüzdeki dönemde hareketimizin örgütsel yapısı olarak görüp gerekli desteği vermelidir" tanımlamasına yer verildi. Böylelikle Öcalan'ın "Suriye'de Demokratik Birlik Partisi'nin kurulması" talimatı sonrasında PYD, 17 Ekim 2003'te Partiya Yekitiya Demoqratik adıyla kuruluşunu ilan etti.