Öyle ki, kalabalıklar içinde sizi anlayan yalnızca o kişiler olur. Bu çoğulluk bir ya da iki kişiliktir tabii... 

Kimse farkında değilken canınızın sıkıldığını, moralinizin olmadığını anlarlar. Derdinizi dert edinirler, en çokta. Mutluluğunuzu paylaşır, hüzünlerinizi tek başlarına üstlenirler.

Gözlerinizin içine bakıp, kalabalıkları yok sayarcasına üzülme derler. 

Kız, erkek farketmez, hayatınızın öyle bir noktasındadırlar ki ne arkadaş, ne dost ne de sevgili olarak adlandırabilirsiniz.

Tanımsızdırlar... 

Yerleri, kalbinizin en ulaşılmaz noktasıdır. Ki zaten, oraya ulaşabildikleri için tektirler.

En çok onları üzmek istemeyiz ama odur ki en çok onları üzeriz.?

Ve belkide en büyük hatamız biz sevilenlerin...

Hep sonradan anlarız o kişilerin kıymetini. Hep sonradan...

Biz ne yaparsak yapalım, yanımızda olduklarında... 

Gözlerimizin içine bakıp;  Sakın yaptıklarından pişman olma dediklerinde...