1 hafta boyunca öğrenciler çok iyidir. Sadece okullar olarak da bakmazsak. O hafta yerli malların kullanımı özendirilir. 1 hafta boyunca herkes Türk malı kullanın, yabancı malları kullanmayın deyip durur. Aynı zamanda kullanılır da. Türklük damarları kabarır insanların.

 

 

Türk malının diğer mallardan ne farkı var, marka giysem ne giymesem, gösteriş iyi bir şey değil zaten gibi birçok fikir gelir insanların aklına.

 

 

Ne hikmetse 1 haftada geçer bu duygu kabarması. Türklük hissiyatları, o milliyetçi duygular marka giymekten veya gösteriş yapmaktan sadece 1 hafta alıkoyabilmiştir. Daha fazla da olamaz zaten. Biz toplum olarak 1 hafta olarak belirlemişiz bu durumu.

 

 

Toplum olarak kabul edilmiş bir olgu bu. 1 hafta yerli malı haftası. Sonra herkes yabancı malları alabilir, kafasına göre markasını giyip de gösterişini yapabilir.

 

 

Sadece yerli malı haftasını mı 1 haftada geçiyoruz. Aslında bizim ülkemizde bütün önemli olaylar sadece 1 gün ya da 1 hafta ile geçiliyor. 3 Aralık dünya engelliler günüydü. Herkes onlara özürlü demeyin engelli deyin deyip duruyordu. Engellilere yardım edelim diyorlardı.

 

 

Facebook, Twitter gibi sosyal medyanın araçlarında herkes duyarlı kesilmişti başımıza. Bir örnek de vereyim. Benim Facebook üyeliğimde 350’den fazla insan ekli. Bunların en az 300 tanesi 3 Aralık günü engelliler ile ilgili duyarlı olduklarını gösteren yazılar, resimler ve videolar paylaştı. Bu sadece benim Facebook’ta gördüğüm bir şey değil. Herkes bunu çok iyi görüyor. Bunlara bakarak dersiniz ki Türk toplumu ne kadar duyarlı.

 

 

Aslında bunların hepsi boş birer palavra. 4 Aralık günü ne oldu derseniz.

 

 

Her şey yolunda devam ediyordu. 300 adam müzikler paylaşıyor, aşk sözleri paylaşıyordu. Sanki bütün sorun çözülmüştü. Bu bütün özel durumlar için geçerli. Bizim ülkemizde önemli olan hiçbir şeye sürekli dikkat edilmez. 1 gün hatırlanır ya da şöyle söyleyeyim. Bir gün hatırlanır gibi yapılır geçer gider.

Peki, Tutum, Yatırım Ve Türk Malları Haftası nasıl ortaya çıktı?

İnternete yazdığınız zaman bir sürü sitede bu hafta ilgili bir şeyler bulabilirsiniz aslında. Fakat size ben biraz samimi ve gerçekçi olarak anlatmak istiyorum. Yabancı sermayenin ülkemizde oldukça etkili olması Türkiye’nin günümüzde en önemli sorunlarının başında geliyor. Bu durumun çözümü adına günümüzde fazla bir şey yapılmıyor. Bu gözle görülen bir geçek. Yerli Malı haftası deyip de okullarda basit bir şekilde kutlayıp geçtiğimiz şey aslında ülkede yerli sermayenin değer bulması ve yerel kaynakların değerinin bilinmesi adına bir adımdı. Ülke savaştan çıkmıştı. Halk yoksuldu, insanlar bitap düşmüştü.

Bu durumda ülkenin dış alım yapması ülkeyi gittikçe sıkıntıya sokacaktı. Düşmandan kurtulan ülkenin yoksulluktan da kurtulması için yerli üretim ve tüketime ihtiyaç vardı. Mustafa Kemal’in isteği ile 1923 yılında İzmir’de İktisat Kongresi’nde yerli malı üretim ve tüketimi kararı alındı. Durum 1929 yılının 12 Aralığında dönemim Başbakanı İsmet İnönü’nün yaptığı konuşma ile netleşmişti. Yerli malı haftasının başlangıcı kabul edildi. Daha sonra da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Derneğin ilk üyesi ise Mustafa Kemal Atatürk’tü.

Amaç neydi? İnönü ne söylemişti?