Varlıklı ve bir o kadar da çılgın bir adam eşini-dostunu evine davet edip havuzun başında bir parti düzenlemiş.
Havuzun içinde timsahları gören davetliler şaşkına dönmüş ama bir süre sonra herkes kendisini partiye kaptırmış.
Derken eline mikrofonu alan ev sahibi bir davetlilere göstererek bir anahtarı elinde sallamaya başlamış.
─ Bu anahtar, dışarıdaki kırmızı spor arabanın anahtarı. Her kim bu havuza atlayıp karşıya kadar timsahlara yem olmadan yüzebilirse, araba onundur.
Kimseden ses çıkmamış, atlayan da olmamış, can tatlı neticede…
Kimsenin suya girmeyeceği düşünülürken bir anda herkesi şaşırtan bir ses duyulmuş.
Genç birisi suda görülmüş, herkes şaşkınlıkla ve korkuyla ona dikkat kesilmiş.
İnsanüstü bir çaba ile genç hayatının en hızlı yüzüşünü sergileyerek saniyeler içinde karşı taraftan çıkıvermiş.
İnsanlar tebrik etmek için yanına gelmeye çalışırken bir de bakmışlar ki genç adam sinirli sinirli birilerine bakınıyormuş.
─ Ne arıyorsun? Kimi arıyorsun? dediklerinde genç aramaya devam ederek cevap vermiş;
─ Beni havuza iten kişiyi arıyorum!..
Hayatta da böyledir; çaresiz kaldığımızda, mecbur olduğumuzda neleri başarabildiğimizi görünce kendimiz dahi şaşırırız…
Evet… Çaresizlik en iyi öğretmendir.