...
Oscar Wilde: "Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur" demiş.
Peki, sadece insanlar mı yaşar veya var olur? Ya ülkeler? Onlarında yaşama hakkı yok mudur? Yaşama hakkı elinden alınmış bir ülke oldu Türkiye. Tecavüzcüsü ile evlenmesi gündeme gelen kadınlar değildi aslında, maalesef ki yetmiyor bu 'malesefler'... Tecavüzcüsü ile evlenen bir ülke oldu Türkiye. Mutsuz, huysuz, huzursuz, yanına uzanıp yattığı adama güvenmeyen bir kadın gibi, uzanıp yattığı Anadolu toprağına da güvenmeyen bir ülke.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizimdi. Fakat artık tecavüzcüsünün oldu bu ülke... Kurtuluş mücadelesi ile yaşama hakkı bulan ülkenin soluğunu kestiler. Yaşama hakkı elinden alınan bir ülke oldu Türkiye. Siz verdiniz bu ülkeyi, tecavüzcüsünün ellerine. Evlendirme programlarında eş arayan nesil yetiştirdiniz ve verdiniz tecavüzcüsünün eline. Kocamdır döver de sever de diyen kadınlar yetiştirdiniz ve siz verdiniz bu ülkeyi tecavüzcüsünün eline. Sevgisiz, buz gibi aileler oluşmasına izin verdiniz toplumun, siz verdiniz bu ülkeyi tecavüzcüsünün eline.
Tasarının geri çekilmiş olması değil, ülkenin kurtuluşa erdirilmiş olması gerek artık. Güzel günler değil bu günler fakat biz biliyoruz ki bozulmadan düzelmiyor ne hayatımız, ne ülkemiz. Şimdi bozuk düzen için direnenler, meclisin kapısına yığılanlar umuda bir ışık daha yaktı aslında.
Hayata anlam veren direniştir. İşsizliğe direniş, açlığa direniş, duygusuzluğa direniş, işgalcilere, talancılara direniş. Şairinde dediği gibi; “Nedensiz bir çocuk ağlaması bile, çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır...” Gülümsemeyle gelecek başlangıçlar için direnen herkese, ülkesini var olmak hastalığından kurtarıp yaşatmaya çalışanlara, ağlayan çocukların sesini duymaktan vazgeçmemiş duyarlı insanların hepsine, içimizdeki yaşama ve direnme sevincini perçinledikleri için sonsuz teşekkürler...