1950’lerin fırtınalı akımı olan İkinci Yeni’nin temsilcilerinden birini, Livaneli’nin seslendirdiği “Güneş Topla Benim İçin” in dizelerini yazan büyük ustayı ve daha nice güzel eserin sahibini, Ülkü Tamer’i kaybettik.
Peki “Ülkü Tamer kimdir” diye bir klişeye girmek istemiyorum.
Ortak bir günün yancısı olmak ta istemiyorum.
Sadece içinde olduğu akıma, yazdığı dizelere ve en çok ta birkaç yıl önce alıp okuduğum ‘’Tarihte Yaşanmamış Olaylar” ına ve elbette “Harry Potter ve Felsefe Taşı” çevirisine hayranlık duyduğum yazara, bir vefa borcu olarak birkaç şey söylemek istedim.
Bir forumda ya da sözlükte sanırım, onun hakkında şöyle söylemişti biri; “Bu kadar bilinmemesinin sebebi, henüz ölmemiş olmasıdır.”
Toplumsal çürüyüşün önünü alamadığımız şu saçma dönemin maalesef ki en acımasız doğrusu bu…
Karaoğlan yaşasa, şu samimiyetsiz günlerin şahidi olsa, “ Sağ olsam gelmez idin, öldüm yasa mı geldin?” i suratımıza tokat gibi çarpardı herhalde.
Bu gün bir hashtag üzerinden binlerce tweet atıldı hakkında.
Şiirlerinden dizeler saçıldı her yere.
Yarın öbür gün başka isimleri kaybettiğimizde de aynısı olacak. Hatta belki o zaman hashtag açıp şiirlerini paylaşmak değil de başka bir şey popüler olur.
Ve daha başka anılır isimler, olaylar ya da yine kılımıza bile zarar gelmeden daha başka verilir tepkiler.
Çünkü, Mustafa Kutlu’nun da dediği gibi, “Bu böyledir.” Keşke öyle olmasa ama öyle maalesef.
...
Seheryeli çık dağlara
Güneş topla benim için
Haber ilet dört diyara
Güneş topla benim için
---------------------
Umutların arasından
Kirpiklerin karasından
Döşte bıçak yarasından
Güneş topla benim için
----------------------
Yazdan kıştan ilkbahardan
Mahpuslarda dört duvardan
Doludizgin sevdalardan
Güneş topla benim için
----------------------
Seheryeli yar gözünden
Havadaki kuş izinden
Geceleyin gökyüzünden
Güneş topla benim için
...
Dilerim ki dizelerinde bahsettiği o soğuk otların altında, bizim yerimize de güneş toplar sevgili Ülkü Tamer… Mekanı cennet olsun..