O kadar güzel ve büyülü ki...
İçim içime sığmıyor bazen. Bazı günler inancım, umudum zedelenmiyor değil. Motivasyonum yerle bir oluyor hatta. Ama diyorum ki, “Kalk yerden, belki budur o dönüm noktası. Belki esas hikaye şimdi başlayacak”. Kendi başımı okşarcasına, kendi yanağımdan makas alırcasına kaldırıyorum yerden. Bir tek ben varım, beni en iyi bilen. Yalnızlık işte tam da burada değer kazanıyor.
Böyle zamanlar, kendi öz eleştirimizi yaptırabiliyorsa bize (ki önemli olan bu) ve eğer birşeyleri yine yeniden yapılandırabiliyorsa, umut veriyorsa hep, o zaman yalnızlık tek başına olmak ya da öteye itilmek değildir. Ki toplum sürekli aksini empoze etmeye çalışır bize, bilirsiniz.
Bunu kendimle baş başa kaldığım şu son bir kaç yılda çok daha iyi anladım. Zor zamanlarım da oldu. Ama trafiği kitleyip kendini boğazdan sarkıtanlardan olacak kadar vazgeçmedim bu hayattan. Çünkü bu, dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeye çalışan insanlara, gözlerinin içi hep gülen çocuklara haksızlık olurdu. Bu yüzden güzel günlere, diğer güzelliklerin, iyiliklerin ve hayallerimin hatırına hep inandım ve bir tabloymuş gibi içime astım.
Sait Faik ne demiş,” İnsanlar dünyaya bir çare bulacak.” Bu cümle avucumda bir dua gibi kalacak hep. İnsan sevdiği ve inandığı güzellikler kadardır.
Huzurla kalın?