Dolayısıyla Kapadokya ile Denizli’yi raylı trenle buluşturmak lazım. Hepimiz Kapadokyalıyız diyebilmeliyiz. 'Kapadokya’ya gittiniz mi? diye sorduğum kişiler yok dediği zaman, 'Bundan önceki yaşamınızı yok sayın' diyorum. Üniversitelere şu mesajı vermek istiyorum: Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana ve Ahi Evran, işte Kapadokya’dan hep bahsediyoruz ama bu ezoterik felsefenin 3 önemli kişisi bu coğrafyada yaşadığına göre bu coğrafyayı ezoterik felsefenin başkenti ilan edebiliriz. Bu da yerel yönetimlerin teşviki ile üniversitelerin görevidir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Kartal’ın kentsel dönüşümün merkezi olduğunu kaydeden Öz, “Kartal 100 yıl önce bir balıkçı kentiydi. Yani Kartal’ın Soğanlık dışında çok büyük bir özelliği yok. 1676’da çalık Ahmet Paşa'nın kurduğu 'Soğanlık' adını, Haseki Sultan'ın tüberküloz hastası iken tedavi olmak üzere oraya yerleştiğinde lale soğanını saraya götürmesiyle almış. Onun dışında bir özelliğimiz yok. O halde biz bu kentsel dönüşümde insanları günübirlik, saatlik denizle buluşturmak için Büyük Ada'daki orman tesisini aldık. Doğa ile buluşturabilmek için Aydos Tepesi'ndeki bin 63 dönümlük yeri aldık. Kartal kentsel dönüşüm merkezi, ticaret için gelenlerin birkaç günlük boşluğunu Kapadokya’da doldurması için, Kapadokya tesisi aldık. Kapadokya’yı tanıtmamız lazım. Kapadokyalıyız, diyebilmemiz gerekir. İşte bu şekilde aile duygusu gelişir” ifadelerini kullandı.